The woman downed the gin and lime that was served in one swallow.
- Kadın servis edilen cin ve limonu bir yudumda mideye indirdi.
Tom stood in the corner of the room with a gin and tonic in his hand.
- Tom elinde bir cin ve tonikle odanın köşesinde durdu.
Tom believes that there are good and evil demons.
- Tom iyi ve kötü cinler olduğuna inanır.
Cinderella had two evil stepsisters.
- Cinderella'nın iki aşağılık üvey kız kardeşi vardı.
A genie appeared when Aladdin rubbed the magic lamp.
- Alaaddin, sihirli lambayı ovuşturduğu zaman bir cin çıktı.
The genie was sucked into the magic lamp.
- Cin sihirli lambaya emildi.
The Europeans hired an exorcist to cleanse their continent of demons.
- Avrupalılar iblislerin kıtasını temizlemek için bir cinci hoca tuttu.
A terrible demon lives in the forest.
- Ormanda korkunç bir cin yaşar.
I don't believe in ghosts and goblins.
- Ben hayaletlere ve cinlere inanmıyorum.
Gnomes live in this forest.
- Cinler bu ormanda yaşıyor.