She looked for her ring earnestly.
- Ciddiyetle yüzüğünü aradı.
Why wouldn't Tom take our offer seriously?
- Tom neden önerimizi ciddiyetle kabul etmedi?
This has finally convinced me of the seriousness of the situation.
- Bu, nihayet durumun ciddiyeti hakkında beni ikna etti.
They couldn't comprehend the seriousness of the matter.
- Meselenin ciddiyetini anlayamıyorlardı.
He erred on the side of severity.
- O, ciddiyet tarafında yayıldı.
Tom wasn't aware of the gravity of the situation.
- Tom durumun ciddiyetinin farkında değildi.
She looked for her ring earnestly.
- Ciddiyetle yüzüğünü aradı.