The storm severely damaged the crops.
- Fırtına ürünlere ciddi bir şekilde zarar verdi.
Dan was severely beaten by prison guards.
- Dan cezaevi gardiyanları tarafından ciddi bir şekilde dövüldü.
You should study seriously if you want to pass the exam.
- Sınavı geçmek istiyorsanız, ciddi bir şekilde çalışmalısınız.
He'll never show it, but I think that deep down, he's seriously worried.
- Hiçbir zaman bunu belli etmeyecek ama içinden ciddi bir şekilde endişeli olduğunu düşünüyorum.