Keşişler manastırlarda tenis oynarlardı.
- Monks used to play tennis in monasteries.
Rahibe mutfakta ot kaynatırken keşiş bir saattir dua ediyor.
- The monk prays for an hour, while the nun boils the herb in the kitchen.
Ne? Biraz çorba ve kereviz, yiyeceğim bütün şey bu mu? Ben bir Zen rahip değilim.Ben böyle bir kemer sıkma diyetiyle yaşayamam.
- What? A little soup and celery is all I get? I'm not a Zen monk. I can't survive on an austerity diet like this.
Bu rahipler manastırın içinde yaşar.
- These monks live inside the monastery.
Manastır Mary'ye keşiş hayatının ona uyduğundan tamamen emin olup olmadığını sordu.
- The abbess asked Mary if she was completely sure that the monastic life fit her.