Ben İsa Mesih'e inanırım.
- I believe in Jesus Christ.
Ben Mesih değilim ama O'nun öncüsü olarak gönderildim.
- I am not the Christ but I am sent ahead of him.
Ben akşam yemeği sırasında bir kelime söylemedim. Biz neredeyse bir saat sessiz kaldık.
- I didn't say a word during the dinner. We kept quiet for almost an hour.
Onun ölüm haberini aldık.
- We received word of her death.
Brian'dan henüz bir haber almadık.
- We've had no word from Brian yet.
Tom'un durumu hakkında bir bilgi var mı?
- Is there any word on Tom's condition?
Bunun gerçek bir bilgi olduğunu sanmıyorum.
- I don't think that's a real word.
Eğer İngilizce Hazreti İsa için yeterince iyi olsa, benim için yeterince iyi olur.
- If English was good enough for Jesus Christ, it's good enough for me.
Peter sadece Hazreti İsa'nın müridi olduğunu değil aynı zamanda onu tanıdığını bile reddetti.
- Peter not only denied that he was Christ's disciple, but that he even knew him.
Putperestler hayatı tanrılaştırdılar ve hıristiyanlar ölümü tanrılaştırdılar.
- Pagans have deified life and Christians have deified death.
Orta çağlar boyunca onur özgür adamın ve hristiyan adamın hayatının temeliydi.
- During the Middle Ages, honor was fundamental to the life of the free man and of the Christian man.
And that worde was made flesshe, and dwelt amonge vs, and we sawe the glory off yt, as the glory off the only begotten sonne off the father, which worde was full of grace, and verite.
For there shall arise false Christs, and false prophets, and shall shew great signs and wonders; insomuch that, if it were possible, they shall deceive the very elect. (Matthew 24:24, King James Version).
... the visitor admire the beautiful mosaic of christ as a glorious symbol of ...
... the life of christ that unfolds like a picture book ...