Tom ve Mary çocuksuz öldüler.
- Tom and Mary died childless.
Bekarım ve çocuksuzum.
- I'm single and childless.
Eşim bir çocuğu evlat edinmek istiyordu.
- My wife wanted to adopt a child.
Tom ve Mary üç çocuğu evlat edindiler.
- Tom and Mary adopted three children.
Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.
- It is dangerous for children to play in the street.
Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.
- It seems that the children will have to sleep on the floor.
Küçük çocuklar karanlıkta yalnız bırakılmaktan korkuyorlar.
- Small children are afraid of being left alone in the dark.
Ağ televizyonda kullanılan saygısız dil küçük çocuklu ebeveynlerin kabloluya abone olmayı istememelerine sebep oluyor.
- The profane language used on network television makes many parents with young children not want to subscribe to cable.
Bu ürünü çocukların erişemeyeceği bir yerde saklayın.
- Keep this product out of children's reach.
Okul astım spreyini yanında taşımasına izin vermediği için çocuk astım krizinden öldü.
- The child died from an asthma attack because the school didn't allow him to carry his inhaler with him.
Kızım, bir çocuk olarak, sıklıkla astım atakları geçirdi.
- My daughter, as a child, often suffered from asthma attacks.
Bu eski çocuk oyuncu daha sonra bir uyuşturucu bağımlısı oldu.
- This former child actor later became a drug addict.
Çocuklarınızın televizyon bağımlısı olmasına izin vermeyin.
- Don't let your children become couch potatoes.
Sami'nin bir çocukla sonuçlanan bir ilişkisi vardı.
- Sami had a relationship that resulted in a child.
Sonuçta o hâlâ bir çocuk.
- She's still a child after all.
For the purposes of the present Convention, a child means every human being below the age of eighteen years unless under the law applicable to the child, majority is attained earlier.
My youngest child is forty-three.
The child node then stores the actual data of the parent node.