Çocuk muhtemelen ebeveynlerini neşelendirmek için yalan söyledi.
- The boy told a lie, probably to cheer up his parents.
Çocuk muhtemelen ebeveynlerini neşelendirmek için yalan söyledi.
- The boy told a lie, probably to cheer up his parents.
Karısını sevindirmek umuduyla, Tom ona güzel elmas bir gerdanlık aldı.
- Hoping to cheer up his wife, Tom bought her a beautiful pearl necklace.
The arrival of the unexpected letter cheered him up almost immediately.
Cheer up! Things could be worse.