Kaç tane çanta kontrol etmek istiyorsun?
- How many bags do you want to check?
Sözleşmenin ne dediğini kontrol etmek ve görmek zorundayım.
- I have to check and see what the contract says.
Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
- Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
O, bir kalite kontrol yaptı.
- He did a check on the quality.
Bütün kapıların güvenli bir şekilde kapatılıp kapatılmadığını kontrol etti.
- He checked that all the doors were safely shut.
Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
- Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
Ben fizibilite kontrolünü yapmak istiyorum.
- I'd like to do a feasibility check.
Gözden geçirmeye değer.
- It's worth checking out.
Lütfen bu çeki onayla.
- Please endorse this check.
Lütfen bu çeki onayla.
- Please endorse this check.
Bu onların çalışmaları hakkında bir denetim olarak hizmet verecek.
- This will serve as a check on their work.
Hızlı bir denetim yapacağım.
- I'll do a quick check.
Biz ayrı hesaplar istiyoruz.
- We'd like separate checks.
Garson, hesap lütfen.
- Waiter, the check, please.
O, onu kişisel bir çeki kabul etmesi için ikna edemedi.
- She couldn't convince him to accept a personal check.
Hiçbir kişisel çek kabul edilmeyecektir.
- No personal checks will be accepted.
Bu şahsi çeki nerede bozdurabilirim?
- Where can I cash this personal check?
Şahsi bir çek kabul eder misiniz?
- Will you take a personal check?
O, bankada bir çek hesabı açtı.
- He opened a checking account with the bank.
Çek ile ödeme yapmak istiyorum.
- I'd like to pay by check.
Ben bir denetleme yapıyorum.
- I've been doing some checking.
Bir bilgisayar yazım denetleyicisi aynı zamanda pek çok yazım hatalarını da ortadan kaldırabilir.
- A computer spell checker could also eliminate most typing mistakes.
Ben bir denetleme yapıyorum.
- I've been doing some checking.
Yarın sabah ayrılmak istiyorum.
- I'd like to check out tomorrow morning.
Ben çıkış yapmak istiyorum. Belboyu çağırır mısın?
- I'd like to check out. Could you call the bellboy?
Şimdi çıkış yapmak istiyorum.
- I'd like to check out right now.
Tam giriş yapmak üzereyim.
- I'm just about to check in.
Ben giriş yapmak istiyorum.
- I'd like to check in.
Bunu kontrol etsek iyi olur.
- We'd better check it out.
Tom bunu kontrol etmeni istiyor.
- Tom wants you to check it out.
Yatak odasını kontrol etmek için gideceğim.
- I'll go to check out the bedroom.
Ben kontrol etmek istiyorum.
- I'd like to check out.
Birisi benim cüzdanımı çaldı. Artık bir çek defterim ya da bir kredi kartım yok.
- Someone stole my wallet. I no longer have a cheque book or a credit card.
Çeki alır almaz bankaya gittim.
- As soon as I received the cheque, I went to the bank.
Bugün yola çıkmadan önce onu kontrol etmek için döneceğim.
- I'll be back to check on him before I head out today.
Seni tekrar kontrol etmek için bir saat içinde döneceğim.
- I'll be back in an hour to check on you again.
Check your data against known values.
Tom did not think he could win, so he checked.
checks and balances.
Check your bags at the ticket counter before the flight.
Place a check by the things you have done.
I was not carrying cash, so I wrote a check for the amount.
The hockey player gave a good hard check to obtain the puck.
I summoned the waiter, paid the check, and hurried to leave.
Check your hat and coat at the door.
Check the correct answer to each question.
Check whether this page has a watermark.
I don't know if she will be there, but it's worth a check.
She was about to retort but something checked the words on her tongue.
The hockey player checked the defenceman to obtain the puck.
The tablecloth had red and white checks.
Your check is in the mail. I gave it to my son to mail yesterday. I hope he remembered.
Put a check mark in the box corresponding to the correct answer.
I'm done shopping, so I'll go check out now.
Check us out on the Web at http://en.wiktionary.org!.
He checked his favorite mystery out for the twenty-third time.
The library assistant was checking people out.
The implication was that Ms Purkiss had been stereotyped by the check-in staff as ‘foreign'.
He checked his watch for the third time.
Withdraw $5000 from checking and put it into savings.
... could run a background check on your without your opting into it? ...
... can I just check, have we got microphones ...