change priority of a process

listen to the pronunciation of change priority of a process
İngilizce - Türkçe

change priority of a process teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

nice
{s} hassas
nice
güzel bir şekilde

Leyla güzel bir şekilde giyindi. - Layla dressed nicely.

O çok güzel bir şekilde sorulan bir soru değil. - That's not a very nicely asked question.

nice
kıyak
nice
güzel

Yüksek yerlerde arkadaşlara sahip olmak güzel olmalı. - It must be nice to have friends in high places.

Havanın güzel olacağını umuyorum. - I hope it will be nice.

nice
duyarlı
nice
kötü

Kel olmakla ilgili güzel şeylerden biri, asla kötü bir saçlı bir gününün olmamasıdır. - One of the nice things about being bald is that you never have a bad hair day.

O çok kibardır. Başkalarının hakkında asla kötü konuşmaz. - He is very nice. He never speaks ill of others.

nice
tatlı

O, tatlı genç bir adam oldu. - He became a nice young man.

Kavun, tatlı kokuyor ve tadı çok güzel. - The melon smells sweet and tastes very nice.

nice
yakşı
nice
kibar

Japonca öğretmenimiz bize karşı çok kibar. - Our Japanese teacher is very nice to us.

O çok kibardır. Başkalarının hakkında asla kötü konuşmaz. - He is very nice. He never speaks ill of others.

nice
iyi

O gerçekten iyi bir kız. - She's a really nice girl.

Havanın o kadar iyi olması tesadüftür. - It is lucky that the weather should be so nice.

nice
yanlış
nice
nazik

Bana güzel bir hediye verdiğiniz için çok naziktiniz. - It was very kind of you to give me a nice gift.

Hemşireler çok nazik. - The nurses are very nice.

nice
{s} hoş

Bunlar iki hoş resimdir. - These are two nice pictures.

Romada hoş bir zaman geçiriyoruz. - We are having a nice time in Rome.

nice
cazip
nice
iyice yanmış
nice
nicenessincelik
nice
{s} latif, tatlı
nice
{s} dakik
nice
latifçe
nice
dakik olma
İngilizce - İngilizce
nice
change priority of a process

    Heceleme

    change pri·o·ri·ty of a proc·ess

    Türkçe nasıl söylenir

    çeync prayôrıti ıv ı prôses

    Telaffuz

    /ˈʧānʤ prīˈôrətē əv ə ˈprôˌses/ /ˈʧeɪnʤ praɪˈɔːrətiː əv ə ˈprɔːˌsɛs/