Bu fırsatı kaçırmayın.
- Don't let this chance slip by.
O, fırsatını iyi kullandı.
- He made the most of the chance.
İşi zamanında bitirmek için hiçbir ihtimal yoktu.
- There was no chance to finish the job on time.
Onun geleceğine dair bir ihtimal var mı?
- Is there any chance that he will come?
Gerhard Schröder, II. Dünya Savaşı boyunca yaşamayan ilk şansölyedir.
- Gerhard Schroeder is the first German chancellor not to have lived through World War II.
Paris'te onunla buluşma şansım vardı.
- I had a chance to meet him in Paris.
Şansımı denemek zorunda olacağım.
- I'll have to take my chances.
Tom şansını denemek istemiyor.
- Tom doesn't want to take a chance.
Kader şansa bırakılmayacak kadar ciddidir.
- Fate is too serious to be left to chance.
Bir şans elde ederek bir kader yaratacaksın.
- You'll make a fortune by taking a chance.
Bu senin yegâne imkâniyetin.
- This is your only chance.
Riskini al ve onu yap.
- Take your chance, and do it.
Tom herhangi bir riske girmek istemiyor.
- Tom doesn't want to take any chances.
Göze almak zorundayım.
- I have to take the chance.
Bunu göze almak istemem.
- I wouldn't want to take the chance.
Kazanmanın bir dış şansı vardır.
- There's an outside chance of winning.
Çok az kazanma şansımız var.
- We have little chance of winning.
Büyük olasılıkla gelecek.
- There's a good chance that he'll come.
Tom'un Mary'nin ne yaptığını bilmediğine dair iyi bir olasılık var.
- There's a good chance that Tom doesn't know what Mary has done.
Riske girmek istemiyorum.
- I don't want to take the chance.
Herhangi bir riske girmek istemiyorum.
- I don't want to take any chances.
Tesadüfen, caddede senin erkek kardeşine rastladım.
- By chance, I met your brother on the street.
Tesadüfen güzel bir kıza rastladım.
- I chanced on a beautiful girl.
There is a 30% chance of rain tomorrow.
Mr. Mason, shivering as some one chanced to open the door, asked for more coal to be put on the fire, which had burnt out its flame, though its mass of cinder still shone hot and red. The footman who brought the coal, in going out, stopped near Mr. Eshton's chair, and said something to him in a low voice, of which I heard only the words, old woman,—quite troublesome..
Why leave it to chance when a few simple steps will secure the desired outcome?.