challenge; teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- challenge
- meydan okumak
Tom iyi bir meydan okumaktan hoşlanır.
- Tom enjoys a good challenge.
Meydan okumaktan zevk aldım.
- I enjoyed the challenge.
- challenge
- meydan okuma
Tom meydan okumayı kabul etti.
- Tom accepted the challenge.
Tom bir meydan okuma ile karşı karşıya.
- Tom is facing a challenge.
- challenge
- sorun
Tom birçok yeni sorunlarla karşı karşıyadır.
- Tom faces many new challenges.
Tom'un sorununu güçlükle reddedebildim.
- I could hardly refuse Tom's challenge.
- challenge
- insanı kamçılayan bir durum
- challenge
- {f} tartışmak (doğruluğunu)
- challenge
- düelloya davet etmek
- challenge
- {i} kimlik sorma
- challenge
- (Askeri) HAKİMİN RED İSTEĞİNDE BULUNMASI: Askeri bir mahkeme heyetinde herhangi bir subayın bulunmasına kanuni olarak itirazda bulunmak
- challenge
- (Kanun) reddi hakim
- challenge
- alnını karışlamak
- challenge
- karşı çıkma
- challenge
- tartışmak doğruluğunu
- challenge
- (Kanun) ret
- challenge
- (Tıp) sataşma
- challenge
- davet etmek düello
- challenge
- (Kanun) reddetmek
- challenge
- göz dağı
- challenge
- meydan okuyuş
- challenge
- (Kanun) talep
- challenge
- davet etmek
- challenge
- reddetme jüri veya yargıcı
- challenge
- (Kanun) iddia
- challenge
- kimlik sormak
- challenge
- reddetmek hakim veya jüriyi
- challenge
- {f} meydan oku
Kaybedecek bir şeyi olmayan birine meydan okuma.
- Don't challenge someone who has nothing to lose.
İki hamlede, Kasparov meydan okuyucu kontrol edecektir.
- In two moves, Kasparov will check the challenger.
- challenge
- karşılaşmaya davet
- challenge
- karşı çıkmak
- challenge
- (düelloya/kavgaya/vb.) davet etmek
- challenge
- doğruluğunu/yasallığını sorgulamak
- challenge
- uğraştırıcı şey
- challenge
- {i} reddetme (jüri veya yargıcı)
- challenge
- Tıpta hastanın belirtilerinin bir ilaçlaartıp artmayacağını ortaya çıkarma. Uyarma anlamına da gelir
Özellikel astım veya astım şüphesi olan insanlarda metakolin veya histamin solutularak solunum fonkisyon testleri yapılmasına "challenge" adı verilir.
- challenge
- çözülmesi gereken sorun, başa çıkılması gereken mesele
- challenge
- {i} bağışıklık
- challenge
- {f} havlamaya başlamak
- challenge
- boy ölçüşmek
- challenge
- {f} davet etmek (düello)
- challenge
- mücadeleye davet
- challenge
- {f} kafa tutmak (Argo)
- challenge
- {f} hiçe saymak
- challenge
- {i} itiraz
Tom benim itirazımı kabul etti.
- Tom accepted my challenge.
İtirazını kabul ediyorum.
- I accept your challenge.
- challenge
- oy pusulasının geçersizliğinin veya seçmenin yetersizliginin iddia edilmesi
- challenge
- {f} reddetmek (hakim veya jüriyi)
- challenge
- {f} itiraz etmek
- challenge
- {i} havlamaya başlama (av köpeği)
- challenge
- {i} davet
Tom'u bir yarışa davet ettim.
- I challenged Tom to a race.
Bu büyük bir davet olacak.
- It's going to be a big challenge.
- challenge
- hâkim veya jüriyi reddetme
- challenge
- nöbetçinin "dur" emri veya kimlik sorması
- challenge
- {i} parola sorma
- challenge
- {i} dürtü
- challenge
- kafa tutmak