Murder is punishable by death.
- Cinayet ölümle cezalandırılabilir.
Suicide attempts are punishable by death.
- İntihar girişimi ölümle cezalandırılabilir.
Tom certainly hadn't done anything that deserved that kind of punishment.
- Tom kesinlikle o tür cezayı hak edecek bir şey yapmadı.
Tom deserved the punishment he got.
- Tom aldığı cezayı hakketti.
His crime deserved the death penalty.
- Onun suçu ölüm cezasını hak etti.
We should abolish the death penalty.
- Ölüm cezasını kaldırmalıyız.
He is an authority on criminal law.
- Ceza hukukunda bir otoritedir.
Jail is where criminals go to be punished.
- Hapishane suçluların cezalandırılmak için gittiği yerdir.
Cézanne knew how to paint nature in a new way.
- Cézanne doğanın yeni bir biçimde nasıl resmedileceğini biliyordu.
But that doesn't affect the sentencing.
- Fakat o, cezayı etkilemez.
Although they were not guilty, they were charged.
- Suçlu olmamalarına rağmen cezalandırıldılar.
Tom hasn't been charged.
- Tom cezalandırılmadı.
He was disciplined for his wrongdoing.
- O kabahati için cezalandırıldı.
Tom had to pay a fine for jaywalking.
- Tom yaya geçidinden geçmediği için ceza ödemek zorunda kaldı.
Tom had no choice but to pay the fine.
- Tom'un cezayı ödemekten başka hiçbir seçeneği yoktu.
Terrible punishments were promised her.
- Ona korkunç cezalar söz verildi.
Tom believes that the death penalty should be abolished.
- Tom ölüm cezasının kaldırılması gerektiğine inanıyor.
The man is liable to the death penalty.
- Adam ölüm cezasına karşı duyarlı.
We award punitive damages in the amount of two million dollars.
- İki milyon dolarlık ceza tazminatı ödüyoruz.