Gölde kesinlikle yüzebilirsin fakat öyle yapmanın anlamı yok.
- You can certainly swim in the lake, but there is no sense in doing so.
Kesinlikle,kart oynamayı severim.
- Certainly, I like playing cards.
Elbette, Fransızca bilgim sınırlıdır.
- Certainly, my knowledge of French is limited.
Elbette o ondan bağımsızdır.
- Certainly he is independent of him.
Elbette o ondan bağımsızdır.
- Certainly he is independent of him.
Elbette, Fransızca bilgim sınırlıdır.
- Certainly, my knowledge of French is limited.
Buraya ne zaman geldiği kesin değil.
- It is not certain when he came here.
Kesinlikle,kart oynamayı severim.
- Certainly, I like playing cards.
Bu kitap belirli bir değere sahiptir.
- This book has a certain value.
Belirli bir ölçüde ona güvenebilirim.
- I can trust him to a certain extent.
Bizim sınıfta belli bir çocuktan etkileniyorum.
- I am attracted to a certain boy in my class.
Tom takdir edeceğin belli niteliklere sahip.
- Tom has certain qualities you'll appreciate.
Tom kesinlikle bugün geleceğini herhangi birinin bilmesine izin vermedi.
- Tom certainly didn't let anyone know that he was arriving today.
Ben herhangi bir hata yapmadığımdan oldukça eminim.
- I'm pretty certain I haven't made any mistakes.
Tom kesinlikle hepimizin eğlendiğinden emin oldu.
- Tom certainly made sure we all had a good time.
Tom kesinlikle kendinden emin görünüyor.
- Tom certainly sounds confident.
Tom'un nereye gitmesi gerektiğini bildiğinden emin olmak zorundayım.
- I have to make certain Tom knows where he needs to go.
Konserin saat kaçta başladığını Tom'un bildiğinden emin olmak zorundayım.
- I have to make certain Tom knows what time the concert starts.
O, oyunu mutlaka kazanacak.
- He is certain to win the game.
İstasyonda güvenilir bir beyefendiyle karşılaştım.
- I met a certain gentleman at the station.
Çeviri bir kadın gibidir. Güzelse güvenilir değildir. Güvenilirse kesinlikle güzel değildir.
- Translation is like a woman. If it is beautiful, it is not faithful. If it is faithful, it is most certainly not beautiful.
Bu maçı kimin kazanacağı hala belli değil.
- It's still not certain who's going to win this match.
Sami, Leyla'nın ölümü için kimin sorumlu olduğunu bildiğinden emindi.
- Sami was certain he knew who was responsible for Layla's death.
Gölde kesinlikle yüzebilirsin fakat öyle yapmanın anlamı yok.
- You can certainly swim in the lake, but there is no sense in doing so.
Sadece üç saat uyuduysan, kesinlikle sınavda iyi yapmayacaksın.
- If you’ve only slept for three hours, you certainly won’t do well in the exam.
Tom'un kesinlikle bazı oldukça eski-moda fikirleri var.
- Tom certainly has some pretty old-fashioned ideas.
Bazı gıdaların fiyatları haftadan haftaya değişmektedir.
- The prices of certain foods vary from week to week.
Muayyen dillere çevirisi anlamsız olan cümleler vardır ve bu yüzden, sakınılması gerekir.
- There are sentences whose translation into certain languages is senseless and, therefore, should be avoided.
Would you like it with ice? Certainly, and with lemon please.
he verily thought he had young live frogs in his belly, qui vivebant ex alimento suo, that lived by his nourishment, and was so certainly persuaded of it, that for many years following he could not be rectified in his conceit.
You may certainly join us for dinner.
Tom certainly should have kept his promise.
- Tom certainly should've kept his promise.
I certainly didn't plan to do that.
- I certainly didn't plan doing on that.
Certain people are good at playing (contract) bridge.
You jolly well deserved it.
... is certainly more that we need to do and should do. And at the same time, we need to develop ...
... And certainly, as a doctor, I know about the placebo effect. ...