Ben put his hands in his pockets.
- Ben ellerini ceplerine koydu.
I shoved my hands into my pockets.
- Ellerimi ceplerime koydum.
His mobile phone produced radio emissions that interfered with other phones.
- Onun cep telefonu, diğer telefonları engelleyen radyo emisyonu üretti.
Do you have a mobile phone?
- Cep telefonunuz var mı?
Do you have a mobile phone?
- Cep telefonunuz var mı?
His mobile phone produced radio emissions that interfered with other phones.
- Onun cep telefonu, diğer telefonları engelleyen radyo emisyonu üretti.
You should turn off your cell phone.
- Cep telefonunu kapatmalısın.
Tom forgot where he put his cell phone.
- Tom cep telefonunu nereye koyduğunu unuttu.
Don't waste your pocket money.
- Cep harçlığınızı boşa harcamayın.
How much pocket money do your parents give you?
- Ailen sana ne kadar cep harçlığı veriyor?
I want a cellular phone.
- Bir cep telefonu istiyorum.
This cellular phone is really expensive.
- Bu cep telefonu gerçekten pahalı.
Don't waste your allowance on useless things.
- Cep harçlığını yararsız şeylere harcama.
This type of mobile phone sells well.
- Bu tür cep telefonu iyi satar.
Do you have a mobile phone?
- Cep telefonunuz var mı?
I need to charge my cellphone.
- Cep telefonumu şarj etmeliyim.
Do you have a cellphone?
- Senin cep telefonun var mı?
I want a cellular phone.
- Bir cep telefonu istiyorum.
This cellular phone is really expensive.
- Bu cep telefonu gerçekten pahalı.
This type of mobile phone sells well.
- Bu tür cep telefonu iyi satar.
You should turn off the mobile phone.
- Cep telefonunu kapatmalısın.
May I use your cell phone again?
- Cep telefonunu tekrar kullanabilir miyim?
The iPhone is an extraordinary cell phone.
- iPhone olağanüstü bir cep telefonu.
Tom clicked on his flashlight.
- Tom cep fenerini açtı.
Tom took out his flashlight and turned it on.
- Tom cep fenerini çıkardı ve onu açtı.
Tom took out his flashlight and turned it on.
- Tom cep fenerini çıkardı ve onu açtı.
Tom clicked on his flashlight.
- Tom cep fenerini açtı.
Ben put his hands in his pockets.
- Ben ellerini ceplerine koydu.
He was standing with his hands in his pockets.
- O, elleri ceplerinde duruyordu.