causing confusion; bewildering; embarrassing

listen to the pronunciation of causing confusion; bewildering; embarrassing
İngilizce - Türkçe

causing confusion; bewildering; embarrassing teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

confusing
{s} kafa karıştırıcı

Sonunda kafa karıştırıcı labirentin çıkış yolumu buldum. - I finally found my way out of the confusing maze.

Bu kafa karıştırıcı olurdu. - That would be confusing.

confusing
muğlak
confusing
kafakarıştırıcı
confusing
karıştırarak
confusing
karışık

Profesörün bize verdiği problemi çözmeye çalıştık fakat karışık görünüyordu. - We tried to figure out the problem our professor had given us, but it seemed confusing.

confusing
çetrefil
confusing
{f} karıştır

Sonunda kafa karıştırıcı labirentin çıkış yolumu buldum. - I finally found my way out of the confusing maze.

Onun sözleri kafa karıştırıcı. - His words are confusing.

confusing
karıştırıyor

Bu benim kafamı karıştırıyordu. - It was confusing to me.

Gerçekten kafamı karıştırıyorsun. - You're really confusing me.

confusing
{s} komplike
confusing
şaşırtma
confusing
{s} şaşırtıcı

Bunu şaşırtıcı buluyorum. - I find this confusing.

O tamamen şaşırtıcı değildi. - It wasn't confusing at all.

confusing
{s} şaşırtan
confusing
karmaşık/şaşırtıcı
confusing
karıştır/şaşırt
confusing
{s} karıştıran

En sonunda kafa karıştıran labirentten dışarı çıkabildim. - I finally found my way out of the confusing maze.

İngilizce - İngilizce
{s} confusing
causing confusion; bewildering; embarrassing