cause to be in an inferior or position; cause loss, harm

listen to the pronunciation of cause to be in an inferior or position; cause loss, harm
İngilizce - Türkçe

cause to be in an inferior or position; cause loss, harm teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

disadvantage
dezavantaj

Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi. - Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.

Onun için boşanma tek dezavantajla iyi bir buluş: ilk önce evlenmek zorundasın. - For him, divorce is a good invention, with one sole disadvantage: you have to get married first.

disadvantage
zarar
disadvantage
kayıp
disadvantage
at a disadvantage daha zayıf bir durumda olmak
disadvantage
be to somebodys disadvantage bir kimsenin zararına olmak
disadvantage
{i} aleyhte durum
disadvantage
aleyhte olan durum
disadvantage
disadvantaged normal sayılan menfaat
disadvantage
{i} sakınca, mahzur, dezavantaj, zarar
disadvantage
dezavantajlı olmak
İngilizce - İngilizce
{f} disadvantage
cause to be in an inferior or position; cause loss, harm