Larry is finally caught up on his work.
Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.
- I quickened my steps to catch up with her.
Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.
- I had to run to catch up with Tom.
Tom komadan çıktıktan sonra diğer öğrencilerin seviyesini yakalayamadı.
- Tom couldn't catch up with the other students after he came out of his coma.
Daha sonra yakalayacağız.
- We'll catch up later.
Kayıp zamanı yakalamak zorundayız.
- I have to catch up the lost time.
Sıkı çalışıp sınıfındaki herkesi yakalamak zorunda.
- She has to study hard and catch up with everybody in her class.
Daha sonra size yetişirim.
- I'll catch up with you later.
Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.
- I had to run to catch up with Tom.
... Now the rest of the world has caught up -- or is catching up. ...