Avukatlar davaları kazandıklarında çok miktarda dolar kazanırlar.
- Lawyers make mega bucks when they win cases.
Bazı durumlarda, meme ameliyatı koruyucu bir ameliyattır- meme kanseri riski yüksek olduğu düşünülenler tarafından alınan bir önlem.
- In some cases, mastectomy is prophylactic surgery - a preventive measure taken by those considered to be at high risk of breast cancer.
Hem miktar hem de kalite birçok durumlarda önemlidirler.
- Both quantity and quality are important in most cases.
Bilgisayar kasanıza uygun fan ve radyatör takın.
- Install properly the fans and radiator in your computer case.
Polis kasanın içine bakmaya karar verdi.
- The police have decided to look into the case.
Tom CD'yi kutusundan çıkardı ve onu çalara taktı.
- Tom took the CD from its case and inserted it in the player.
Tom Mary'ye sarılabilmek için gitar kutusunu yere bıraktı.
- Tom put the guitar case down so he could hug Mary.
Okulda su çiçeği ile ilgili sadece bir vaka vardı.
- There was only one case of chicken pox at the school.
Bu şimdiye kadar gördüğüm en kötü kızamık vakası.
- This is the worst case of the measles I've ever seen.
Durumla başa çıkmak benim için zor.
- It is difficult for me to handle the case.
Bu kural her durumda uygulanamaz.
- This rule cannot be applied in every case.
Yeni bir gitar kılıfı satın almak istiyorum.
- I want to buy a new guitar case.
Dan, Linda'yı yastık kılıfıyla boğdu.
- Dan strangled Linda with a pillow case.
Onun olayla bir ilgisi yoktu.
- He had nothing to do with the case.
Sosyal hizmetleri aramak zorunda kaldık. Bu apaçık bir çocuk ihmali olayıydı.
- We had to call in social services. This was obviously a case of child neglect.
Kalem çantası masanın üstünde.
- The pencil case is on the table.
Çantayı polise bırakın!
- Put the case in the hands of the police.
Ona, bu valizi üst kata taşıtacağım.
- I'll get him to carry this case upstairs.
Bazı durumlarda, pidgin birinci dil haline geldi.
- In some cases, pidgin became a first language.
Bazı durumlarda, zümrütler elmaslardan daha değerli olabilir.
- In some cases, emeralds can be worth more than diamonds.
Bir sorun olması durumunda her zaman ona güvenirim.
- I always rely on him in case there's a problem.
Senin ciddi bir güneş yanığı sorunun var.
- You have a serious case of sunburn.
O halde, ben sizin bugün gelmeniz gerektiğini düşünüyorum.
- In that case, I think you should come in today.
Yağmur yağması halinde, gitmem.
- In case it rains, I won't go.
Bu dava ile ilgili gerçekten bilgim yok.
- I am really in the dark on this case.
O, cinayet davası ilgili gerçeği ortaya çıkardı.
- He brought out the truth of the murder case.
Yangın durumunda flütümü kaparım ve kaçarım.
- In case of fire, I would grab my flute and escape.
Bir deprem durumunda, gazı kapatın.
- In case of an earthquake, turn off the gas.
Polis davayla ilgili yeni kanıtlar ortaya çıkarmıştır.
- The police have uncovered new evidence related to the case.
Polis cesedin yanında bir mermi kovanı buldu.
- The police found a cartridge case next to the body.
Deliller olayın tam tersi olduğuna işaret ediyor.
- The evidence suggests the opposite is the case.
Hastalanırsan bu ilacı al.
- Take this medicine in case you get sick.
Bir hasta geç dönem kürtaj yapılabilir mi?
- Can a case be made for late-term abortions?
Sami, Leyla ile bir konuyu görüşmek istiyordu.
- Sami wanted to discuss a case with Layla.
Onların durumunda, bu ilk görüşte aşktı.
- In their case, it was love at first sight.
Bu nedenle, onun söyleyecek çok az şeyi vardı.
- That being the case, he had little to say.
Bu ambalajdaki yumurtalar diğer ambalajdakilerden daha tazedir.
- The eggs in this case are fresher than those in the other case.
Polis cesedin yanında bir mermi kovanı buldu.
- The police found a cartridge case next to the body.
Gelemediği takdirde, onun yerini almak zorunda kalacaksınız.
- You'll have to take his place in case he can't come.
O takdirde, öyle olsun.
- In that case, so be it.
Birçok durumda, onu yapmak imkansız.
- In many cases, doing that is impossible.
Bildiğim kadarıyla mesele bu değil.
- As far as I know, this is not the case.
You are in the grounds of Brockholes Abbey, a house into which a great deal of valuable property has just been moved. And your job is to case the joint for a break in.
The doctor told us of an interesting case he had treated that morning.
In case of fire, break glass.
Latin has six cases, and remnants of a seventh.
There were another five cases reported overnight.
Latin is a language that employs case.
... end up just a whole pile of special cases, kinda the way it is now. Like, if you look ...
... which in many cases lead to inefficiency in the value creation ...