Böyle şeyler söylemen senin dikkatsizliğin.
- It is careless of you to say such things.
Dikkatsiz olduğu için, o, bir sınavı asla geçemedi.
- Careless as she was, she could never pass an examination.
O özensiz ve dikkatsiz.
- She's sloppy and careless.
Onun açtığı davalar çok ilgisiz ve o savunmasız bırakıldı.
- The actions she took were too careless, and she was left defenseless.
Eğer umursamaz bir şekilde Erkek arkadaşın var mı? diye sorarsan, o savunmaya geçecek ve Neden soruyorsun? diyecektir.
- If you carelessly ask, got a boyfriend? she'll be put on her guard and say, why do you ask?
O kaza onun umursamazlığının iyi bir örneğidir.
- That accident is a good example of his carelessness.
Mektubuna cevap yazmayı unutmak benim ihmalkarlığımdı.
- It was careless of me to forget to answer your letter.
Böyle önemli bir şeyi unutacak kadar ne kadar ihmalkarsın!
- How careless you are to forget such an important thing!
Genç kız kaygısızca kahkaha attı.
- The young girl laughed carelessly.
Kamerayı dikkatsizce otobüste unuttu.
- He carelessly forgot the camera on the bus.
Eğer dikkatsizce sürersen, sıranı kaçıracaksın.
- If you drive carelessly, you will miss your turn.
Böyle önemli bir şeyi unutacak kadar ne kadar ihmalkarsın!
- How careless you are to forget such an important thing!
Mektubuna cevap yazmayı unutmak benim ihmalkarlığımdı.
- It was careless of me to forget to answer your letter.
Dikkatsizlik çoğunlukla kazalara neden olur.
- Carelessness often causes accidents.
Katılımcılar onu dikkatsizlikle suçladı.
- The participants accused him of carelessness.
Dikkatsizce uygulandığı zaman bilim tehlikeli olabilir.
- Science can be dangerous when applied carelessly.
Eğer dikkatsizce sürersen, sıranı kaçıracaksın.
- If you drive carelessly, you will miss your turn.
Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.
- If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps.
Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
- You should be careful in choosing friends.
Kış havasında araba kullanırken önemli ölçüde özen, tavsiye olunur.
- Considerable care is advised when driving in winter weather.
Sadece en iyi malzemeleri kullanmak için büyük özen gösterilmiştir.
- Great care has been taken to use only the finest ingredients.
Bebeğin bakımı benim görevim.
- Taking care of the baby is my job.
Bakım onun görünüşünü on yaş büyük yaptı.
- Care has made her look ten years older.
Onu itinayla ambulansa kaldırdılar.
- They lifted him carefully into the ambulance.
Biri Tom'la ilgilenmek zorunda.
- Someone has to take care of Tom.
Bununla tek başına ilgilenmek zorunda kalacaksın.
- You're going to have to take care of this by yourself.
Birkaç kişi kaygısız.
- Few people are free from cares.
Genç kız kaygısızca kahkaha attı.
- The young girl laughed carelessly.
Bebekle kim ilgilenecek?
- Who will take care of the baby?
Sen gerçekten iyi bir sekretersin. Her şeyle ilgilenmemiş olsaydın , ben hiçbir şey yapamazdım. Sen harikasın.
- You are a really good secretary. If you didn't take care of everything, I couldn't do anything. You are just great.
Benimle ilgilenmene ihtiyacım yok.
- I don't need you to take care of me.
Tom gerçekten ilgilenmiş olsa bile Mary'nin geçmişiyle ilgilenmediğini söyledi.
- Tom said he didn't care about Mary's past even though he really did.
Hepimiz ulusal mirasımızı korumak için özen göstermeliyiz.
- We must all take care to preserve our national heritage.
Yaşlıları korumak için üzerimize düşeni yapmak amacıyla, bakım çalışmalarımız sırasında müşterilerimizi eğitmeye ve onlara göz kulak olmaya çalışıyoruz.
- To do our part to protect the elderly, we work to educate and watch out for our clients during our caregiving activities.
Endişeler ve üzüntüler onun aklında yaygındılar.
- Cares and worries were pervasive in her mind.
Beni gerçekten sevip sevmediğini merak ediyorum.
- I wonder if you have ever really cared for me.
Tom ve benim kendimize bakabilip bakamayacağımızı merak ediyorum.
- I wonder if Tom and I can take care of ourselves.
Bay Johnson dikkatsiz yönetimi nedeniyle kaybedilen para miktarı hakkında endişe ediyordu.
- Mr Johnson was concerned about the amount of money that was being lost because of careless management.
Endişeler ve üzüntüler onun aklında yaygındılar.
- Cares and worries were pervasive in her mind.
Onlar sağlık hizmetleri için bir yasa tasarısı hazırladılar.
- They've written a bill for health care.
Onun tasasız bir hayatı vardır.
- Her life is free from care.
Genç kız kaygısızca kahkaha attı.
- The young girl laughed carelessly.
Jessica was so careless that she put her shorts on backwards.
Good-humored, easy, and careless, he presided over his whale-boat as if the most deadly encounter were but a dinner, and his crew all invited guests.
Young children can learn to care for a pet.
Would you care to dance?.
Care should be taken when holding babies.
I don't care what you think.
dental care.
in care.
Than Feraunte his cosyn had grete care and cryed full lowde .
I don't have a care in the world.
Distracted by the salesperson, he carelessly read the contract.
The papers were carelessly strewn on the table.
This accident was caused by carelessness.