Tom son derece ihtiyatlı.
- Tom is extremely cautious.
O son derece ihtiyatlı.
- She's extremely cautious.
Ben tedbirli olmaya çalışıyorum.
- I'm trying to be cautious.
Biz tedbirli davranıyoruz.
- We're being cautious.
Caddeyi geçerken dikkatli ol.
- Be cautious when you cross the street.
Tom dikkatli bir şekilde taşındı.
- Tom moved cautiously.
Yeni bir şey denemeyecek kadar sakıngan.
- He is too cautious to try anything new.