Tom sahilde kamp yapmayı sever.
- Tom likes camping on the beach.
Geçen hafta sonu siz arkadaşlarla kamp yapmaya gitmeliydim.
- I should've gone camping with you guys last weekend.
Babam kamp yapmaya gitmemizi önerdi.
- My father suggested that we should go camping.
Tom sahilde kamp yapmayı sever.
- Tom likes camping on the beach.
Geçen yaz kampa gittim.
- I went camping last summer.
Tom'a diğer çocuklarla birlikte kampa gitmesine izin verilecek mi?
- Will Tom be allowed to go camping with the other children?
Hem Tom hem de Mary kamp yapmaktan hoşlanıyor.
- Both Tom and Mary like camping.
Su olmayan bir yerde kamp yapmak imkansızdır.
- Camping is impossible where there is no water.
Bu, kamp kurmak için iyi bir yere benziyor.
- This looks like a good spot to set up camp.
Biz kalacak bir yer bulamazsak dışarıda kamp kurmak zorunda kalacağız.
- We'll have to camp out if we can't find a place to stay.
Beni ilkel bir ormanda yalnız bırakarak kampa geri döndün.
- You went back to the camp leaving me alone in the primeval forest.
Kim Kardashian Türkiye karşıtı bir kampanya başlattı, bundan dolayı onu asla beğenmiyorum.
- Kim Kardashian started a campaign against Turkey, so I never like her.
Tom bir sonraki tatilini yürüyüş ve kamp yaparak geçirmek istediğini söyledi.
- Tom said he'd like to spend his next holiday hiking and camping.
Bir hafta boyunca orada kamp yaptık.
- We camped there for a week.
Biz kalacak bir yer bulamazsak dışarıda kamp kurmak zorunda kalacağız.
- We'll have to camp out if we can't find a place to stay.
Bu, kamp kurmak için iyi bir yere benziyor.
- This looks like a good spot to set up camp.
Konaklamak için yeterli yerleri yok.
- They don't have enough room to camp.
Don't camp up your performance of Malvolio in Twelfth Night this time.
We're planning to camp in the field until Sunday.
Go and camp the flag for the win.