calling of

listen to the pronunciation of calling of
İngilizce - Türkçe

calling of teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

calling
telefon etme
call of
geri çevirmek
calling
(Bilgisayar) aranıyor
calling
çağırarak
calling
çağıran
calling
(Bilgisayar) arıyor

Almanya'dan mı arıyorsun? - Are you calling from Germany?

Sizi Bay Kimura diye birisi arıyor. - A Mr. Kimura is calling you.

calling
(Bilgisayar) çağrı yapma
calling
ticari unvan
calling
istek
calling
heves
calling
tutku
calling
(Bilgisayar) arama

Canım Tom'u aramak istemedi. - I didn't feel like calling Tom.

İtalya'yı arama için ülke kodu 39'dur. - The country code for calling Italy is 39.

calling
{i} çağırma

Tom onu ilk adı ile çağırmamı bırakmamda ısrar ediyor. - Tom insists I stop calling him by his first name.

Neden onu çağırmayı denemedin? - Why didn't you try calling her?

calling
ticari ünvan
calling
{f} çağır

Onu çağırıyorum ama gelmiyor. - I'm calling her but she isn't coming.

Annesi seni çağırıyor. - Her mother is calling you.

call of
iptal etmek

Beyzbol maçını yağmurdan dolayı iptal etmek zorundaydık. - We had to call off the baseball game because of the rain.

Ne yazık ki, oyunu iptal etmek zorunda bırakıldık, ki bunu dört gözle bekliyorduk. - To our regret, we were obliged to call off the game, which we had been looking forward to.

calling
{i}

Yarın işten hastalık izni alıyorum. - I'm calling in sick tomorrow.

Karımın beni iş yerinde aramasından hoşlanmam. - I don't like my wife calling me at work.

calling
{i} meslek
calling
{i} görev aşkı
calling
{i} seslenme

Kral, bana çocuğun olarak seslenmeyi kes. Tanrı aşkına ben otuz iki yaşındayım! - King, stop calling me your boy. I'm thirty-two, for God's sake!

calling
meslek/heves
calling
call ara/uğra/çağır
calling
{i} davet
calling
{i} çağrı

Birisinin yardım çağrısında bulunduğunu duydum. - He heard someone calling for help.

O, yardım çağrısı yapan birini duydu. - She heard someone calling for help.

İngilizce - İngilizce