Sami erkek kardeşinin adımlarını izledi.
- Sami followed in his brother's footsteps.
Adımları duyar duymaz onun kim olduğunu biliyordum.
- The moment I heard the footsteps, I knew who it was.
Kar, Mustafa'nın herhangi birinin ayak sesini duyabilmesini engelledi.
- The snow impaired Mustafa’s ability to hear anyone’s footsteps.
To walk the footsteps of greatness requires that you start at the bottom of a long stair.