Geç kalma ihtimaline karşın acele et.
- Make haste in case you are late.
Yağmur yağma ihtimaline karşı ceketini al.
- Take your coat in case it rains.
Gelemediği takdirde, onun yerini almak zorunda kalacaksınız.
- You'll have to take his place in case he can't come.
Yangın olduğu takdirde bu butona bas!
- Push this button in case of fire!
Yangın durumunda, 119'u çevir.
- In case of fire, dial 119.
Yangın durumunda bu camı kır.
- Break this glass in case of fire.
Tom ihtiyacı olur diye bıçağını getirdi.
- Tom brought his knife just in case he needed it.
Beni aramak istersin diye telefonumu bırakacağım.
- I'll leave my number in case you want to call me.