bunalmak

listen to the pronunciation of bunalmak
Türkçe - İngilizce
get down
get bored
feel suffocated
to feel suffocated; to get bored, to be depressed
swelter
to be bored, be depressed
suffocate
to be distressed (by smoke, trouble, talk)
be snowed under
bunalma
oppression
bunalma
suffocation
bunal
swelter

It was sweltering inside. - İçeride hava bunaltıcıydı.

bunal
sweltering

It was sweltering inside. - İçeride hava bunaltıcıydı.

bunalma
heaviness
Türkçe - Türkçe
Çok sıkılmak, çok tedirgin olmak
Soluk alması güçleşmek: "Hoca bu son sözleri söylerken havasızlıktan bunalıyor gibi başını tavana kaldırıyor."- R. N. Güntekin. Çok sıkılmak, çok tedirgin olmak: "Geçenlerde yeni çıkan uzunca bir şiirini okuyuncaya kadar bunaldım."- N. Cumalı
Soluk alması güçleşmek
boğulmak
bunalma
Bunalmak işi
bunalmak