bulur

listen to the pronunciation of bulur
Türkçe - İngilizce
finds
third-person singular of find
The FINDS project is a secured directory environment to support GoC employee PKI certificates and telephone directory info (white page info) in an integrated manner
Locates by searching
plural of find
Facility Index System Database
her şeye çare bulur
resourceful
dosya bulur
(Bilgisayar) find files
bul
{f} found

Zebras and giraffes are found at a zoo. - Zebralar ve zürafalar bir hayvanat bahçesinde bulunurlar.

Scientists haven't found a cure for cancer yet. - Bilim adamları henüz kanser için bir çare bulmadılar.

bul
rout out
bul
{f} finding

Finding her office was easy. - Onun bürosunu bulmak kolaydı.

I had great difficulty in finding my ticket at the station. - İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım.

bul
{f} find

Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it. - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.

After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop. - Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.

Arayan mevlasını da bulur, belasını da
(Atasözü) He that seeks find
bul
contrive

He contrived a means of speaking to Nancy privately. - O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.

bul
{f} contrived

He contrived a means of speaking to Nancy privately. - O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.

eden bulur
(deyim) What goes around comes around. You get what you give. Our actions are passed on until they return to us
it ulur birbirini bulur
(Atasözü) Birds of a feather flock together
Bul
(abbr. for Bulvarı) Boulevard
bul
routout
bul
detect

The detective used a magnifier to find some clues. - Dedektif bazı ipuçlarını bulmak için bir büyüteç kullanır.

The detectives found no other evidence. - Dedektifler başka kanıt bulmadı.

bul
ave
eden bulur
get one's just desserts
hak yerini bulur
(Atasözü) Justice will prevail
iyilik eden iyilik bulur
(Atasözü) A helpful person is helped when he/she needs it
uygun bulur
(Hukuk) approves
İngilizce - İngilizce

bulur teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

bul
bulletin
Türkçe - Türkçe

bulur teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

bul
Yalnız iki geniş yüzü testere ile düzeltilmiş tahta