bulunmak teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- be found
Tom didn't want to be found.
- Tom bulunmak istemiyordu.
Tom doesn't want to be found.
- Tom bulunmak istemiyor.
- be
- exist
The letters q, w and x exist in English.
- İngilizce Q, W ve X harfleri bulunmaktadır.
- appear
- present
- reside
- sit
Thursday Island is situated in the Torres Strait between Australia's northernmost Cape York and New Guinea.
- Thursday adası Avustralya'nın en kuzeyindeki Cape York ve Yeni Gine arasındaki Torres boğazında bulunmaktadır.
The church is situated on the edge of town.
- Kilise şehrin kenarında bulunmaktadır.
- knock about
- situated
Thursday Island is situated in the Torres Strait between Australia's northernmost Cape York and New Guinea.
- Thursday adası Avustralya'nın en kuzeyindeki Cape York ve Yeni Gine arasındaki Torres boğazında bulunmaktadır.
The church is situated on the edge of town.
- Kilise şehrin kenarında bulunmaktadır.
- present at
- found
Tom didn't want to be found.
- Tom bulunmak istemiyordu.
Tom doesn't want to be found.
- Tom bulunmak istemiyor.
- stay on
- come to hand
- turn up
- prove
- set foot in
- to be present
- be present at
- range
- be set
- be provided
- be discovered
- attend
- discovered
- be located
- to be found; to be discovered; to be, to exist; to lie; to turn up; to attend, to be present (at)
- (iltifat) present
- be present
- to be present, be: Şimdi Ankara'da bulunuyor. She's in Ankara now
- have
Ladies and Gentlemen, we have now landed at Tokyo International Airport.
- Bayanlar ve Baylar, şu anda Tokyo Uluslararası Havaalanı'na inmiş bulunmaktayız.
You have to contribute your fair share.
- Adil payına katkıda bulunmak zorundasın.
- to be found: Kaybettiğin para bulundu. The money you lost has been found
- used with a verbal noun: Ona bir ricada bulundum. I made a request of him. Onlara bir teklifte bulundum. I made a proposal to them
- present oneself
- stand
- (eşya) turn up
- be situated
- occur
- lie
- sich befinden
- katkıda bulunmak
- Contribute
- girişimde bulunmak
- attempt
- bulunmak (iltifat)
- present
- bulunma
- presence
Bugün burada bulunma amacımız silah seslerini susturmak - Our presence here today is to silence the gunshots.
- tahminde bulunmak
- speculate
- kehanette bulunmak
- divine
- tahminde bulunmak
- guess
- ilgili bulunmak
- respect
- fikir alışverişinde bulunmak
- Exchange ideas
- açıklamada bulunmak
- to make a statement
- hazır bulunmak
- attend
- kehanette bulunmak
- predict
- ricada bulunmak
- request
I would like to make a request.
- Bir ricada bulunmak istiyorum.
- çağrıda bulunmak
- call
- -de bulunmak
- be at
- bir yerde bulunmak
- be situated
- bol bulunmak
- abound in
- bulunma
- occurrence
- elinde bulunmak
- have
- elinde bulunmak
- possess
- evde/ofiste bulunmak
- be in
- içinde bulunmak
- included
- içinde bulunmak
- be included
- katkıda bulunmak
- lend
- suçlu bulunmak
- found guilty
- tehlikede bulunmak
- be in danger
- tepesinde bulunmak
- top
- özveride bulunmak
- make a sacrifice of
- bulun
- stay on
- bulun
- reside in
- boş bulunmak
- Be taken unawares
- davranışta bulunmak
- behavior has been
- etkisini aldığı şeye, karşı etkide bulunmak
- take effect on what the opposite effect has been
- gâfil olmak, gaflette bulunmak
- to be inattentive, careless to have
- görevde bulunmak
- on duty
üniversite hayatım boyunca fakülte başkanlığı gibi görevlerde bulundum.
- hakkına tecavüzde bulunmak
- Encroach
- iddiada bulunmak
- Claim, assert, allege
- katkıda bulunmak
- Contribute to
- kötü davranışlarda bulunmak
- to act in bad
- suçlu bulunmak
- Be found guilty, be returned guilty, stand convicted
- taziyede bulunmak
- Offer one's condolences
- tespitte bulunmak
- has been identified
- yanlış davranışta bulunmak
- misconduct has been
- çıkarımda bulunmak
- mining has been
- bağışta bulunmak
- donate
- bulunma
- availability
The biggest challenge to the project will be the availability of workers with the skills required to bring it to fruition.
- Projenin en büyük zorluğu, hayata geçirmek için gerekli beceriye sahip emekçilerin bulunup bulunmaması olacak.
- keramette bulunmak
- to work a miracle