I thought you said it wasn't contagious.
- Bunun bulaşıcı olmadığını söylediğini düşündüm.
Tom's enthusiasm is contagious.
- Tom'un coşkusu bulaşıcıdır.
I like this song. It has an infectious rhythm and it's good to dance to.
- Bu şarkıyı severim. Bunun bulaşıcı bir ritmi var ve dans etmek için iyidir.
Mumps is an infectious disease.
- Kabakulak bulaşıcı bir hastalıktır.