O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.
- He bought the land for the purpose of building a house on it.
Onlar yeni bir okul binası inşa etmek için bir proje oluşturdu.
- They formed a project to build a new school building.
O mimar çok modern evler inşa ediyor.
- That architect builds very modern houses.
Kulenin inşa edilmesinde yıllar harcandı.
- Many years have been spent in building the tower.
Yeni başkan ordu kurmak istiyor.
- The new president wants to build up the army.
Bu fabrikayı kurmak, uzun bir zamana ve bir sürü paraya mal oldu.
- It took a long time and a lot of money to build this factory.
Babam bir yapı ustasıdır.
- My father is a master builder.
Para spor salonunun yapımı için ayrılmıştır.
- The money was appropriated for building the gymnasium.
Bir uygulama oluşturmamız gerekiyor.
- We need to build an app.
Renk koordinasyonu ile ilgili Kelly'nin raporunda sunulan bilginin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olacağı anlaşilmaktadır.
- The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory.
Antenler tercihen binanın en yüksek kısmına yerleştirilmeli.
- Antennas should be placed on the highest part of the building, preferably.
Yeni bir okul binası yapım aşamasında.
- A new school building is under construction.
Para spor salonunun yapımı için ayrılmıştır.
- The money was appropriated for building the gymnasium.
İnsan zihnini ve insan davranışlarını inceleyen psikoloji gözlem ve deneylerle bilgi oluşturur.
- Psychology, which studies the human mind and human behavior, builds knowledge by observation and experiments.
Bir uygulama oluşturmamız gerekiyor.
- We need to build an app.
Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.
- I want to build up my vocabulary.
Onu yapmak yıllarımı aldı.
- It took many years to build it.
Ama bütün resim bu değil. Tatoeba sadece açık, işbirlikçi, çok dilli cümleler sözlüğü değildir. O, yapmak istediğimiz bir ekosistemin parçasıdır.
- But that's not the whole picture. Tatoeba is not just an open, collaborative, multilingual dictionary of sentences. It's part of an ecosystem that we want to build.
Onun planı o nehir üzerinde bir köprü inşa etmektir.
- His plan is to build a bridge over that river.
O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.
- He bought the land for the purpose of building his house on it.
Bu binaların müteahhiti bilinmiyor.
- The builder of those houses is unknown.
Kuzenim gibi inşaatçılar, sık sık şantiyeye ağır malzemeler taşımak zorundalar.
- Builders, like my cousin, often have to carry heavy materials to site.
İnşaat malzemeleri şimdi pahalıdır.
- Building materials are expensive now.
Ahşap inşaatlar kolayca alev alabilir.
- Wooden buildings catch fire easily.
Araba, binanın önüne park edildi.
- The car is parked in front of the building.
20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
- Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.
- I want to build up my vocabulary.
Okumak kelime dağarcığınızı geliştirmenize yardım eder.
- Reading helps you build up your vocabulary.
The .NET Framework 4 is the first version since .NET 2.0 that does not build off of a previous version.
Apparently 160 such vessels are due to be built overthe next few years.
Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.
- I want to build up my vocabulary.
Yeni başkan ordu kurmak istiyor.
- The new president wants to build up the army.
Bu araçlar bir ev inşa etmek için kullanılır.
- These tools are used for building a house.
Yeni bir ev inşa etmek bir sürü paraya mâl olur.
- Building a new house cost a lot of money.
Bu bina taştan yapılmıştır.
- This building is made of stone.
Bu yapı erkekleri ve kadınları konaklayan kapsül bir oteldir.
- This building is a capsule hotel lodging men and women.
O yürürken onun beyni yüzlerce harika şeyler planlamakla, yüzlerce hayaller kurmakla meşguldü.
- As he walked along, his brain was busy planning hundreds of wonderful things, building hundreds of castles in the air.
O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.
- He bought the land for the purpose of building his house on it.
Onlar yeni bir okul binası inşa etmek için bir proje oluşturdu.
- They formed a project to build a new school building.
Bizim apartmanın bodrum katında bir çamaşırhane var.
- There's a laundromat in the basement of our apartment building.
Tom şimdi yaşadığım aynı apartman dairesinde yaşardı.
- Tom used to live in the same apartment building as I do now.
Onlar yeni bir okul binası inşa etmek için bir proje oluşturdu.
- They formed a project to build a new school building.
Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
- So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
Renk koordinasyonu ile ilgili Kelly'nin raporunda sunulan bilginin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olacağı anlaşilmaktadır.
- The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory.
20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
- Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
Sanırım evimizi yapmayı bitirmek bir yıldan daha fazla alacaktır.
- I think it'll take more than a year to finish building our house.
Ahşap inşaatlar kolayca alev alabilir.
- Wooden buildings catch fire easily.
Onlar deprem için güvenli bir bina inşa etti.
- They built a safe building for earthquakes.
Hiç çimento kullanmadan kalenin duvarlarını inşa ettiler.
- They built the walls of the fortress without using cement at all.
O, şimdiye kadar gördüğüm en çirkin yapılardan biri.
- That is one of the ugliest buildings I have ever seen.
Onlar dünyadaki en güzel yapılarından birini inşa etmek istediler.
- They wanted to build one of the most beautiful buildings in the world.
Evimin önünde yeni bir bina yapılıyor.
- A new building is being built in front of my house.
Bizim roket yapılıyor.
- Our rocket is being built.
Though she was stout in build and stood erect her slow eyes and parted lips gave her the appearannce of a woman who di not know where she was or where se was going.
Okumak kelime dağarcığınızı geliştirmenize yardım eder.
- Reading helps you build up your vocabulary.
Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.
- I want to build up my vocabulary.
Rugby players are of sturdy build.
Of all the inventors to obtain patents, only a few have really built a better mousetrap.
They had to build up their fortress to protect against attack.
Ever since the secretary left, the letters in my inbox have started to build up.
The health department built a fire under the restaurant owner and got him to clean the place up by threatening to cancel his license.
Coca-Cola ads often feature the emotional build structure, filled with fun and no conflict, the viewer feels better and better as the ad goes along.
... can produce enormous amounts of power. That's why people build nuclear power plants. That's ...
... Before there can be life, the universe has to build us a suitable home. ...