It is for this reason that he left school.
- O bu yüzden okulu bıraktı.
He fell ill, and therefore he gave up going abroad.
- O hastalandı, ve bu yüzden yurt dışına gitmekten vazgeçti.
They have a growing population; therefore they need more and more food.
- Onlar artan bir nüfusa sahip, bu yüzden çok daha fazla yiyeceğe ihtiyaçları var.
That's why I came here.
- İşte bu yüzden buraya geldim.
That's why I like you.
- İşte seni bu yüzden seviyorum.
The families of the factory workers need schools, hospitals, and stores, so more people come to live in the area to provide these services, and thus a city grows.
- Fabrika işçilerinin ailelerinin okullara, hastanelere ve mağazalara ihtiyaçları vardır, bu yüzden bu hizmetleri sağlamak için daha fazla insan bölgede yaşamak için gelir. Böylece bir şehir gelişir.
He gone, Mary remained thus alone in this sentence.
- O gitti, bu yüzden Mary bu cümlede yalnız kaldı.
Uranus tilts over so far on its axis that it rotates on its side. Because of this, its poles are sometimes pointed almost directly at the Sun.
- Uranüs, ekseninde çok fazla yana yatar öyle ki yan tarafı etrafında döner. Bu yüzden, kutupları bazen neredeyse direk güneşi işaret eder.
She is an adult, so you should treat her accordingly.
- O bir yetişkin, bu yüzden ona ona uygun davranmalısın.