See how Lenny can swallow an entire hot dog without chewing or choking? That's why upper management loves him so much.
- Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever.
That's enough. I don't want any more.
- Bu kadarı yeter. Ben artık istemiyorum.
She'd never been this frightened before.
- O, daha önce hiç bu kadar korkmamıştı.
Is it this hot every day?
- Her gün bu kadar sıcak mı?
I believe that's it for now.
- Şimdilik bu kadar olduğuna inanıyorum.
That's it. I've done everything I can.
- Bu kadar. Yapabileceğim her şeyi yaptım.
Why do you always ask so many questions?
- Neden her zaman bu kadar çok soru soruyorsun?
I never for a moment imagined that I'd be able to meet so many famous people.
- Bu kadar çok ünlü insanlarla tanışabileceğimi bir an bile asla hayal etmedim.
I've never had such a large sum of money.
- Ben hiç bu kadar büyük bir paraya sahip olmadım.
Why did you buy such an expensive dictionary?
- Neden bu kadar pahalı bir sözlük aldın?
Tom won't be here tomorrow. I guarantee you that much.
- Tom yarın burada olmayacak. Sana bu kadar çok garanti veriyorum.
I'm not sure I can be all that much help.
- Bu kadar çok yardım edebileceğimden emin değilim.
My place isn't usually this much of a mess.
- Benim yerim genellikle bu kadar karmaşa değil.
I never knew swimming could be this much fun.
- Yüzmenin bu kadar çok eğlenceli olabileceğini bilmiyordum.
Don't make so much noise.
- Bu kadar gürültü yapmayın.
I wish my leg didn't hurt so much.
- Keşke bacağım bu kadar çok acımasa.