bu kadar

listen to the pronunciation of bu kadar
Türkçe - İngilizce
that

Can a two-year-old boy run that fast? - İki yaşındaki bir çocuk bu kadar hızlı koşabilir mi?

That's enough for today! - Bugünlük bu kadar yeter.

this

Is it this hot every day? - Her gün bu kadar sıcak mı?

She'd never been this frightened before. - O, daha önce hiç bu kadar korkmamıştı.

that's it

I believe that's it for now. - Şimdilik bu kadar olduğuna inanıyorum.

That's it. I'm not lending you any more money. - Bu kadar. Sana daha fazla ödünç para vermiyorum.

so many

Why do so many people visit Kyoto? - Niçin bu kadar çok insan Kyoto'yu ziyaret ediyor?

I'm happy to see so many friendly faces. - Bu kadar çok dost yüzler görmekten mutluyum.

this thing
this quantity
such

I've never had such a large sum of money. - Ben hiç bu kadar büyük bir paraya sahip olmadım.

You don't have to give yourself such airs. - Bu kadar çalım satmak zorunda değilsin.

that much

How did you get that much money? - Bu kadar çok parayı nasıl kazandın?

I know that much myself. - Kendimi bu kadar tanıyorum.

yay
so
this much

Have you ever sweated this much? - Hiç bu kadar çok terledin mi?

I never knew swimming could be this much fun. - Yüzmenin bu kadar çok eğlenceli olabileceğini bilmiyordum.

that far
this far
1. this much. 2. (after a number) and a little more
thus much
this much, such, this
so much

I wish my leg didn't hurt so much. - Keşke bacağım bu kadar çok acımasa.

See how Lenny can swallow an entire hot dog without chewing or choking? That's why upper management loves him so much. - Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever.

bu kadar