O büyük bir atılımdı.
- That was a huge breakthrough.
O bir atılımı gerçekleştirmek için yeteneğini berbat bir şekilde abarttı.
- He badly exaggerated his ability to achieve a breakthrough.
Bilimsel buluşların çoğu bilinenin keşfinden başka bir şey değildir.
- Most scientific breakthroughs are nothing else than the discovery of the obvious.
Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
- The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
Albert Einstein is credited with making some of the greatest breakthroughs in modern physics.
a breakthrough technological advance.
... To break through, we'll need a new way to power our lives ...