O, fren pedaline bastı.
- He pressed the brake pedal.
Frenleri tamir ederlerse, arabayı satın alacağım.
- I will only buy the car if they repair the brakes first.
Bu araba çarpışmaları önlemek için otomatik olarak fren yapar.
- This car brakes automatically to avoid collisions.
O, zamanında fren yapmadı ve bir ağaca çarptı.
- He didn't brake on time, and ran into a tree.
Cırtlak frenli bir motosikleti kim ister?
- Who will want a motorcycle with screeching brakes?
O, zamanında fren yapmadı ve bir ağaca çarptı.
- He didn't brake on time, and ran into a tree.
Frenleri tamir ederlerse, arabayı satın alacağım.
- I will only buy the car if they repair the brakes first.
Bisikletimin frenlerini ayarlattım.
- I had the brakes of my bicycle adjusted.
John ayağını frene koydu ve biz aniden durduk.
- John put his foot on the brake and we stopped suddenly.
Fren çalışmayı durdurdu.
- The brake stopped working.
And all the people brake off the golden earrings.
The farmer's son brake the flax while mother brakes the bread dough.