Böbürlenmek istemedim.
- I didn't want to brag.
Övünmek için değil ama ben dün ilk milyon dolarımı kazandım.
- Not to brag, but I just made my first million dollars yesterday.
Övünmek yok! Bu seni kötü gösterir!
- Don't brag! It makes you sound poorer!
Tom'un kaç para kazandığından övünerek bahsettiğini duydum.
- I heard Tom bragging about how much money he made.
Zafer kazanmış olmakla övündü.
- He bragged of having won the victory.
Böbürlenmek istemedim.
- I didn't want to brag.
Tom yeni telefonuyla böbürlendi.
- Tom bragged about his new phone.
O genellikle övünmez.
- He usually doesn't brag.
Tom yeni arabası hakkında övünmeye başladı.
- Tom started bragging about his new car.