O, onu bir boykot düzenlemesi için ikna etmeye çalıştı.
- She tried to persuade him to organize a boycott.
Onlar o ürünü boykot edecekler.
- They will boycott that product.
Onları boykot etmek zorundayız.
- We have to boycott them.
Sen o ülkenin ürünlerini boykot ettin.
- You boycotted merchandise from that country.
Onları boykot etmek zorundayız.
- We have to boycott them.