Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız.
- We have to take steps to prevent air pollution.
O iki gün önceden vardı.
- He arrived two days previously.
İslam öncesi Araplar göçebeydiler.
- The pre-Islamic Arabs were nomads.
Senin vergi öncesi gelirin nedir?
- What's your pre-tax income?
O önceden kesilmiş domuz filetosu aldı.
- He bought the pre-cut pork loin.
O iki gün önceden vardı.
- He arrived two days previously.
Önceden belirlenen doğum tarihinin akşamında suyum kesildi..
- My water broke on the evening of the predicted birth date.
Tom Mary'nin evlilik öncesi anlaşmayı imzalamasını istedi.
- Tom wanted Mary to sign a prenuptial agreement.
Okul öncesi çocuklar için giriş ücretsizdir.
- Admission is free for preschool children.
O iki gün önceden vardı.
- He arrived two days previously.
Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı tarihe önceden belirlenmiş bir rotayı izlettirir.
- In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course.
Endeks bir önceki aya göre % 4 yükseldi.
- The index rose 4% from the preceding month.
Onunla önceki gün tanıştım.
- I met him on the previous day.