botschaft

listen to the pronunciation of botschaft
İngilizce - Türkçe

botschaft teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

embassy
elçilik

Onlar büyük elçilikten tüm gereksiz personeli tahliye etmeyi planlıyorlar. - They plan to evacuate all nonessential personnel from the embassy.

Elçilikte çalışıyorum. - I work at the embassy.

message
ileti

Ben bir e-posta iletisi aldım. - I received an email message.

Bu iletiyi görürseniz, bana yazın. - If you see this message, write to me.

message
mesaj

Biz mesajın doğru olduğunu düşündük. - We thought that the message was true.

Mesajınız alınmıştır. - Your message has been received.

embassy
(Askeri) BÜYÜKELÇİLİK: Bir devletin, önemli menfaat ve ilgisi bulunan başka bir devlet merkezinde, yüksek temsil yetkisini haiz sefareti
message
haber

Bugün geçmişten bir haber aldım. - I received a message from the past today.

Hoop, mesajı yanlış haber grubuna gönderdim. - Oops, I posted the message to the wrong newsgroup.

message
bildiri
embassy
{i} elçilik görevlileri
embassy
sefaret erkânı
embassy
{i} sefaret
message
{i} resmi bildiri
message
(Askeri) (TELECOMMUNICATIONS) MESAJ (TELEKOMÜNİKASYON): Bir telekomünikasyon sistemi ile, istenilen göndermenin belirli bir şekilde hazırlandığı açık veya kriptolaşmış dille ifade edilen kayıt edilmiş bilgi
message
(Askeri) MESAJ (ABD SAVUNMA BAKANLIĞI, SAVUNMA KURULU): Herhangi bir haberleşme vasıtasıyla iletilmesi mümkün olacak bir şekilde hazırlanan ve açık veya gizli bir dille özet olarak ifade edilen herhangi bir fikir veya düşünce
message
peygamberin halka bildirdiği haber
Almanca - İngilizce
signal
embassage
message
embassy

I work at the embassy. - Ich arbeite in der Botschaft.

In France did you work at the embassy or in the consulate? - Hast du in Frankreich in der Botschaft oder im Konsulat gearbeitet?

Botschaft (diplomatische Vertretung)
embassy
Botschaft (von etwas)
message (of something / to somebody) (political/social/moral point)
'Eine kaiserliche Botschaft' (von Kafka / Werktitel)
'A Message from the Emperor' (by Kafka / work title)
Die Botschaft des Films ist, dass …
The message of the film is that …
Die Botschaft entbietet dem Ministerium ihre Grüße und beehrt sich, … (Verbalnot
The Embassy presents its compliments to the Ministry and has the honour/honor to … (verbal note)
Die Botschaft nimmt dies zum Anlass, um das Ministerium erneut ihrer vorzüglichs
The Embassy avails itself of this opportunity to renew to the Ministry the assurance of its highest consideration (complimentary close note verbale)
Die Dissidenten suchten in der Botschaft Schutz vor Verfolgung.
The dissidents were seeking refuge from persecution in the embassy
Die Werbung hat es geschafft, diese Botschaft rüberzubringen.
The advert has succeeded in putting over this message
Es ist wichtig, den Studenten die klare Botschaft zu vermitteln, dass Abschreibe
It is important to send out a clear signal/message to the students that plagiarism will not be tolerated
Seine Botschaft an die Muslime ist: 'Werdet nicht radikal, sondern engagiert Euc
His message to the Muslims is: 'Don't get radicalised, get politicised.'
die frohe Botschaft (Gottes)
the good news (of God)
die frohe Botschaft (Gottes)
the gospel
die frohe Botschaft in die Welt tragen
to evangelize
die frohe Botschaft in die Welt tragen
to evangelise
eine Nachricht/Botschaft ausrichten
to deliver a message
eine falsche Botschaft vermitteln
to send a wrong message
seine Botschaft vermitteln/rüberbringen
to convey your message, to get your message across