booki̇ng teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- booking
- rezervasyon
Online alışveriş ve rezervasyonun büyümesi tüketiciler için hayatı oldukça iyileştirdi.
- The growth of online shopping and booking has greatly improved life for the consumers.
O gezileri rezervasyona gelince çok titizdir.
- He's very fastidious when it comes to booking trips.
- book
- {f} ayırtmak
Üç yer ayırtmak istiyorum.
- I'd like to book three seats.
Yarın akşam için dört kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
- I'd like to book a table for four for tomorrow night.
- book
- kitap
Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.
- My father told me not to read a book in my bed.
Bunlar çok eski kitaplar.
- These are very old books.
- booking
- (Askeri) ZABIT TUTMA, SUÇ KAYIT İŞLEMİ: Bir askeri inzibat merkezi kayıt kısmında, tutuklanan bir şahıs için yapılan tam işlem ve kayıt işleri
- booking
- (Ticaret) deftere geçirme
- booking
- {i} rezarvasyon
- booking
- ayırt etme
- booking
- ayırtarak
- booking
- (Kanun) kayıt yapma
- booking
- {f} ayırt
- booking
- bilet gişesi
- booking
- i., İng
- booking
- (Sinema) kiralama
- booking
- book ceza kes/ayır
- booking
- (Askeri) zabıt tutma
- booking
- bilet alma
- booking
- (birinin hesabına) yazma
- booking
- deftere kaydetme
- booking
- yazma (bir kimsenin hesabına)
- booking
- temsil veya konser için anlaşma
- booking
- yer ayırtma
- booking
- kaydetme
- booking
- rezervasyon yapma
- booking note
- (Ticaret) ön anlaşma
- booking office
- gişe
- booking clerk
- gişe memuru
- booking office
- bilet gişesi
- booking records
- muhasebe kayıtları
- booking a flight
- uçuş rezervasyonu
- booking a ticket
- bilet ayırtmak
- booking free
- rezervasyon gerektirmeyen
- booking free
- bedava rezervasyon
- booking notice
- kayıt notu, deftere geçirme notu
- booking terminal
- terminal rezervasyon
- booking clerk
- İng. biletçi
- booking clerk
- biletçi,gişe memuru
- booking hall
- bilet gişesi
- booking notice
- (Ticaret) kayıt notu
- booking notice
- (Ticaret) deftere geçirme notu
- booking office
- İng. bilet gişesi
- booking request
- (Turizm) rezervasyon talebi
- book
- {f} rezervasyon yapmak
- book
- {f} tutmak
Onları temiz tutmak şartıyla sana elimdeki kitapları ödünç vereceğim.
- I will lend you the books, which I have at my disposal, on condition that you keep them clean.
- book
- {i} liste
O listedeki kitapları Japonya'da bulmak zor olacak.
- The books which are on that list will be difficult to find in Japan.
Bu, yasaklanmış kitaplar listesinde.
- This is on the list of banned books.
- book
- defter
Tom küçük siyah defterine Mary'nin telefon numarasını yazdı.
- Tom wrote Mary's phone number in his little black book.
Bu benim muhasebe defterim.
- This is my account book.
- book
- yer tutmak
- book
- {f} yer ayırmak
- book
- {i} libretto
- book
- {i} opera metni
- book
- rezerve etmek
- book
- {f} rezerve et
- book
- yer ayırtmak
Üç yer ayırtmak istiyorum.
- I'd like to book three seats.
- book
- {f} (polis) (sanığı/cezaya çarptırılan birini) kayda geçirmek
- book
- karakolda suçlu olarak kaydetmek
- book
- telefon rehberi
- book
- (Ticaret) muhasebe defteri
Bu benim muhasebe defterim.
- This is my account book.
- book
- {f} İng. (yer) ayırtmak; rezervasyon yaptırmak
- book
- senaryo
- book
- kaydettirmek
- book
- book ceza kes/ayır
- booking
- (Askeri) suç kayıt işlemi
- book
- bap
- book
- {f} ayırmak
- book
- peylemek
- book
- sanığı kayda geçirmek
- book
- paket
Kitap kulübüne kayıt yaptırmak, tanıtım paketinden sonra üç kitap daha satın almanızı şart koşar
- Enrolling in the book club obligates you to buy three more books after the introductory package.
- book
- (Kanun) muvazene defteri
- book
- rezervasyon yaptırmak
- book
- kayıt
Kitap kulübüne kayıt yaptırmak, tanıtım paketinden sonra üç kitap daha satın almanızı şart koşar
- Enrolling in the book club obligates you to buy three more books after the introductory package.
- book
- kayıt defteri
- book
- (yer) ayırtmak
- book
- betik
- book
- (Ticaret) muhasebe kayıtları
- book
- fasıl
- direct booking
- (Bilgisayar) doğrudan yer ayırma
- provisional booking
- geçici yer ayırtma
- book
- ayırtm
Üç yer ayırtmak istiyorum.
- I'd like to book three seats.
Otelde bir oda ayırtmak zorundayım.
- I have to book a hotel room.
- advance booking charter
- rezervasyon yaptırılabilir çarter
- book
- deftere geçirmek
- book
- deste
Bu raflar birçok kitabı destekleyemez.
- These shelves cannot support so many books.
- book
- hun
- book
- (up ile) ayırmak
- book
- alısün rehberi
- book
- (in ile) varışını/geldiğini bildirmek
- make a booking
- rezervasyon yaptırmak
- advance booking office
- önceden rezervasyon ofisi
- book
- {f} deftere işlemek
- book
- {f} kaydetmek
- book
- kitapta
- book
- kitapın
- bookings
- rezervasyonlar
- change in booking
- Rezervasyon değişikliği
- make a booking
- önceden yer ayırtmak, rezervasyon yaptırmak
- Integrated Booking System; Integrated Broadcast System
- (Askeri) Birleştirilmiş Zabıt (Suç Kayıt) Sistemi; Birleştirilmiş Radyo Yayın Sistemi
- advance booking
- önceden yer ayırtma
- book
- angaje etmek ismini kaydetmek
- book
- {i} kitap; cilt
- double booking
- çifte rezervasyon