Solunum istemsiz bir bedensel süreçtir.
- Breathing is an involuntary bodily process.
Siz uyurken bedensel işlevler yavaşlar ve vücut sıcaklığı düşer.
- While you are asleep, the bodily functions slow down and body temperature falls.
Polisler ceseti taşıdı.
- The policemen carried away the body.
Polis buranın yakınlarında sahile vurmuş bir ceset buldu.
- The police found a body washed up on the beach near here.
Tam bir vücut araştırması için seçileceğimi bir an bile asla hayal etmedim.
- I never for a moment imagined that I'd be singled out for a full body search.
Vücut ekstra kaloriyi yağa dönüştürür.
- The body converts extra calories into fat.
İnsanın beden ve aklı birbirine öylesine bağlıdır ki birini etkileyen diğerini de etkiler.
- The body and the mind of man are so closely bound together that whatever affects one affects the other.
İnsan ruh ve bedenden oluşur.
- Man consists of soul and body.
Mary ince bir gövdeye sahip.
- Mary has a lean body.
Onun etkileyici iş gövdesi onu bilimsel araştırmada bir lider yaptı.
- His impressive body of work made him a leader in scientific research.
Dan'in cesedi elli tane bıçak yarasıyla birlikte bir kuyu içinde bulundu.
- Dan's body was found in a well with fifty stab wounds.
Fadıl arabayı içinde Leyla'nın cesediyle birlikte buldu.
- Fadil discovered the car with Layla's dead body inside.
Ben bu maddelerin vücut tarafından nasıl emildiğini bilmek istiyorum.
- I would like to know how these substances are absorbed by the body.
Vücudun bu maddeleri nasıl emdiğini bilmek istiyorum.
- I'd like to know how the body absorbs these substances.
Bir insan vücudu sayısız miktarda hücreden oluşur.
- A human body consists of a countless number of cells.
Lisede öğrenci kurulu başkanıydım.
- I was the student body president in high school.
Havaalanına tam beden tarayıcıları kuruldu.
- Full body scanners were installed at the airport.
Ceset üst geçidin altında bulundu.
- The body was found under the overpass.
Sami, Leyla'nın cesedinin üstüne bir battaniye attı.
- Sami threw a blanket over Layla's body.
Vücuda dokunulduğunda, derideki reseptörler beyne endorfin gibi kimyasalların salınmasına neden olan mesajlar gönderir.
- When the body is touched, receptors in the skin send messages to the brain causing the release of chemicals such as endorphins.
Onun seksi vücudu beni cezbetti.
- Her voluptuous body attracted me.
Uygulama, vücut kütle indeks oranını hızlı bir şekilde hesaplamanı sağlıyor.
- The application allows you to quickly calculate the ratio of body mass index - BMI.
Okyanus sürekli hareket halinde olan büyük bir su kütlesidir.
- The ocean is a huge body of water that is constantly in motion.
Beyin vücuttaki en karmaşık organdır.
- The brain is the most complex organ in the body.
Deri, vücudun en büyük organıdır.
- The skin is the largest organ of the body.
He was thrown bodily out of the house.
His bodily deficiencies were a heavy burden to him.
bodily-fluid analysis.
Indeed, if it belonged to a poor body, it would be another thing; but so great a lady, to be sure, can never want it.
programming The code of a subroutine, contrasted to its signature and parameters.
I don't say, one bodies the other / One's spiritual truth; / But I do say it's hard to lose either, / When you have both.
We have now amassed a body of evidence which points to one conclusion.
The rioja, sadly, lacked body.