Newton'un yer çekimi kanunu organların birbirini çekme tarzıyla ilgili birçok bilimsel deney ve gözlemlere dayalı matematiksel bir anlatımdır.
- Newton's law of gravity is a mathematical description of the way bodies are observed to attract one another, based on many scientific experiments and observations.
Daha büyük kilise organları insanların duymadığı vücutlarında titreşim olarak hissettiği ses ötesi kullanıyor.
- The larger church organs use infrasound, which people do not hear, but feel as vibrations in their bodies.
Polisler ceseti taşıdı.
- The policemen carried away the body.
Tom sahilde bir ceset buldu.
- Tom found a dead body on the beach.
Tam bir vücut araştırması için seçileceğimi bir an bile asla hayal etmedim.
- I never for a moment imagined that I'd be singled out for a full body search.
Vücut ekstra kaloriyi yağa dönüştürür.
- The body converts extra calories into fat.
İnsan ruh ve bedenden oluşur.
- Man consists of soul and body.
O, ölü bedeni görünce korktu.
- She was scared at the sight of the dead body.
O güçlü bir gövdeye sahip.
- He has a strong body.
Mary ince bir gövdeye sahip.
- Mary has a lean body.
Dan'in cesedi elli tane bıçak yarasıyla birlikte bir kuyu içinde bulundu.
- Dan's body was found in a well with fifty stab wounds.
Fadıl arabayı içinde Leyla'nın cesediyle birlikte buldu.
- Fadil discovered the car with Layla's dead body inside.
Ben bu maddelerin vücut tarafından nasıl emildiğini bilmek istiyorum.
- I would like to know how these substances are absorbed by the body.
Bezler vücuda kimyasal maddeler salgılar.
- Glands secrete chemical substances into the body.
Bir insan vücudu sayısız miktarda hücreden oluşur.
- A human body consists of a countless number of cells.
Havaalanına tam beden tarayıcıları kuruldu.
- Full body scanners were installed at the airport.
Lisede öğrenci kurulu başkanıydım.
- I was the student body president in high school.
Sami, Leyla'nın cesedinin üstüne bir battaniye attı.
- Sami threw a blanket over Layla's body.
Ceset üst geçidin altında bulundu.
- The body was found under the overpass.
Çocuğun vücudu ateşlendi.
- The child's body felt feverish.
Onun seksi vücudu beni cezbetti.
- Her voluptuous body attracted me.
Uygulama, vücut kütle indeks oranını hızlı bir şekilde hesaplamanı sağlıyor.
- The application allows you to quickly calculate the ratio of body mass index - BMI.
Okyanus sürekli hareket halinde olan büyük bir su kütlesidir.
- The ocean is a huge body of water that is constantly in motion.
Beyin vücuttaki en karmaşık organdır.
- The brain is the most complex organ in the body.
Deri, vücudun en büyük organıdır.
- The skin is the largest organ of the body.
Indeed, if it belonged to a poor body, it would be another thing; but so great a lady, to be sure, can never want it.
programming The code of a subroutine, contrasted to its signature and parameters.
I don't say, one bodies the other / One's spiritual truth; / But I do say it's hard to lose either, / When you have both.
We have now amassed a body of evidence which points to one conclusion.
The rioja, sadly, lacked body.
... has more bacteria living in our bodies than there are people on the planet. ...
... computers are going to be parts of their bodies. I think that most of the tech world should ...