boast, exaggerate about oneself

listen to the pronunciation of boast, exaggerate about oneself
İngilizce - Türkçe

boast, exaggerate about oneself teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

brag
böbürlenmek

Böbürlenmek istemedim. - I didn't want to brag.

brag
övünmek

Övünmek için değil ama ben dün ilk milyon dolarımı kazandım. - Not to brag, but I just made my first million dollars yesterday.

Övünmek yok! Bu seni kötü gösterir! - Don't brag! It makes you sound poorer!

brag
kendini methetmek
brag
palavra atmak
brag
tafra satmak
brag
atıp tutmak
brag
yüksekten atma
brag
kasılmak
brag
{f} övün

Tom Mary'nin yarışı kazanması hakkındaki övünmelerinden bıkıyordu. - Tom was getting tired of hearing Mary bragging about winning the race.

Ne kadar iyi yemek pişirdiği hakkında övünür. - She brags about how well she can cook.

brag
böbürlen

Böbürlenmek istemedim. - I didn't want to brag.

Tom yeni telefonuyla böbürlendi. - Tom bragged about his new phone.

brag
ovünülecek şey
brag
iskambil oyun
brag
methetmek
brag
övmek
brag
övürlen kimse
brag
övünme

Övünmeyi sevmiyorum ama ben oldukça iyi bir klarnetçiyim. - I don't like to brag, but I'm a pretty good clarinetist.

O genellikle övünmez. - He usually doesn't brag.

brag
i övünme
brag
övünen kimse
brag
(fiil) övünmek, böbürlenmek; yüksekten atmak
brag
atıcı
İngilizce - İngilizce
{f} brag
boast, exaggerate about oneself