Judy yönetim kurulunda tek kadın.
- Judy is the only woman on the board.
Tom yönetim kurulunda.
- Tom is on the board of directors.
Aşırı yüklenmiş güç panoları bir yangın tehlikesi olabilir.
- Overloaded power boards can be a fire hazard.
Pano yaklaşık iki metre uzunluğundadır.
- The board is about two meters long.
Bu gemiye binmek için izin alabilir miyim?
- May I have permission to board this ship?
Az sonra Boston trenine binmek zorunda olacağının farkında olan Tom, peronda Meryem'e tutkuyla sarıldı.
- Tom, aware that he would soon have to board the train to Boston, had passionately clung to Mary on the station platform.
O, tahtaya bir çivi çaktı.
- He drove a nail into the board.
Tahta ne kadar kalın?
- How thick is the board?
Katalogdan yeni bir ekmek tahtası sipariş ettim.
- I ordered a new cutting board from a catalog.
Dünkü yönetim kurulu toplantısı büyük bir başarıydı.
- Yesterday's board meeting was a big success.
Bazı yönetim kurulu üyeleri onun şirketi işletme yeteneğini sorguladı.
- Some board members questioned his ability to run the corporation.
Lütfen bana biniş kartınızı gösterir misiniz?
- Could you please show me your boarding pass?
İşte senin biniş kartın.
- Here is your boarding pass.
Pansiyona yüksek ücretler ödemek zorundayım.
- I have to pay high rates to the boarding.
Ucuz bir pansiyon tavsiye edebilir misin?
- Could you recommend a cheap boarding house?
Katalogdan yeni bir ekmek tahtası sipariş ettim.
- I ordered a new cutting board from a catalog.
Bu sabah trene bindiğimde eski bir arkadaşa denk geldim.
- When I boarded the train this morning, I ran into an old friend.
Tom, üç çocuğu ile birlikte gemiye bindi.
- Tom boarded the ship along with his three children.
Bu pansiyonda iyi yemek yersin.
- You eat good meals in this boardinghouse.
Ere long with like againe he boorded mee, / Saying, he now had boulted all the floure .
Room and board.
We have to wait to hear back from the board.