boşamak

listen to the pronunciation of boşamak
Türkçe - İngilizce
divorce

Sami didn't intend to divorce Layla. - Sami, Leyla'yı boşamak niyetinde değildi.

repudiate
to divorce, to repudiate
to divorce (a spouse)
boşama
{i} divorce

He persuaded his wife not to divorce him. - Kendisini boşamaması için karısını ikna etti.

Sami didn't intend to divorce Layla. - Sami, Leyla'yı boşamak niyetinde değildi.

boşa
for nothing

All my pains went for nothing. - Bütün çabalarım boşa gitti.

boşama
repudiation
Avrasya boşamak
to divorce, repudiate a wife
boşa
in vain
boşa
all for nothing
boşa
down the drain
boşa
divorce

He divorced her after years of unhappiness. - O, yıllar süren mutsuzluktan sonra onu boşadı.

I will consent to the divorce. - Boşanmayı kabul edeceğim.

Türkçe - Türkçe
Kanunlara göre iki eş, aile ilişkisini kesmek
Karısı ile arasındaki nikâh bağını bozmak
Kanunlara göre iki eş, aile ilişkisini kesmek: "Kaptan Bey bu yaştan sonra kırkyıllık karısını boşayıp genç bir kadın aldı."- H. Taner
bırakmak
boşa
Kafkas çingenelerine verilen ad
boşama
Boşamak işi
boşamak