a spare diet.
Kill me, if you please, or spare me.
I play the guitar in my spare time.
- Boş zamanımda gitar çalarım.
Yuriko arranges flowers in her spare time.
- Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.
In her leisure time, she enjoys swimming and tennis.
- Onun boş zamanlarında, o yüzme ve tenisin tadını çıkarır.
I go hunting in my leisure time.
- Ben boş zamanımda avlanmaya giderim.