bloke

listen to the pronunciation of bloke
Türkçe - Türkçe
(Hukuk) Bir şeyin kullanılmasını, harcanmasını yasak etme
Kullanılması önlenmiş, el konulmuş
BLOKE HESAP
(Hukuk) Bankacılıkta bir hesap bakiyesinin belli bir ödemeye karşılık olarak tutulması
BLOKE ÇEK
(Hukuk) Keşidecinin ölümü, ehliyetinin kaybı vb. nedenlerin bulunması halinde ödemesi durdurulabilen çek
bloke etmek
topu yakalamak
bloke etmek
Ödeme yapabilmek için banka tarafından müşteri hesabında belirli bir tutarı güvence altına almak
bloke etmek
Kapatmak, durdurmak
bloke etmek
Kullanılmasını önlemek amacıyla el koymak
bloke etmek
Ödenmeyen borç yüzünden veya şifreyi yanlış girmeden dolayı banka kredi kartının kullanılmasını engellemek
bloke etmek
Savaş durumundaki bir ülkenin dış ülkelerle ilişkisini engellemek
bloke çek
Keşideci tarafından anlaşmazlığın çözümüne kadar ödemenin durdurulduğu çek türü
İngilizce - İngilizce
An anglophone man
A man (usually in the sense: the typical ‘man on the street’, an ordinary, down-to-earth man, often stressing manhood in a very physical sense); compare sheila (the nearest female equivalent, in Australian slang)
{i} man, fellow, guy (Slang)
A man (usually in the sense: the typical 'man on the street', an ordinary, down-to-earth man, often stressing manhood in a very physical sense)
A bloke is a man. He is a really nice bloke. A fellow; a man. a man (Perhaps from )
a man who is (usually) old and/or eccentric
Busy as a one legged bloke in an arse kicking contest
(deyim) (Aus) Doing nothing
blokes
plural of bloke
blokish
if you do blokish things, you behave in a traditionally male way
Türkçe - İngilizce
blocked

The harbor can be blocked. - Liman bloke edilebilir.

Tom blocked Mary's punch, then slapped her with his right hand. - Tom Mary'nin yumruğunu bloke etti, sonra sağ eliyle ona tokat attı.

(Otomotiv) blocking

The dam blocking the river is very wide. - Nehri bloke eden baraj çok geniş.

That car is blocking traffic. - O araba trafiği bloke ediyor.

bloke etmek
{f} block
bloke eden
(Elektrik, Elektronik) blocking

The dam blocking the river is very wide. - Nehri bloke eden baraj çok geniş.

bloke edici
(Tıp) blocker
bloke etme
lock-up
bloke etme
immobilisation
bloke etmek
(Ticaret) freeze
bloke etmek
immobilise
bloke hesap
(Ticaret) frozen account
bloke miktar
blocked amount
bloke miktar
blocked sum
bloke devresi
(Elektrik, Elektronik,Teknik) damping circuit
bloke devresi
clamping circuit
bloke devresi
clamp circuit
bloke edilmiş
blocked
bloke edilmiş kayıtlar
(Elektrik, Elektronik) blocked records
bloke edilmiş mevduat hesabı
(Kanun) barred deposit
bloke edilmiş paralar
(Ticaret) blocked currency
bloke etkisi
blocking effect
bloke etme
blocking
bloke etme
immobilization
bloke etme
lock up
bloke etme ve destekleme
(Askeri) blocking and choking
bloke etmek
lock
bloke etmek
arrest
bloke etmek
lock up
bloke etmek
immobilize
bloke etmek
to block; to stop
bloke etmek
tie up
bloke etmek
1. com. to block (funds); to stop (a check). 2. basketball to block (an opponent) with one's body. 3. soccer (for a goalie) to stop (the ball)
bloke hesaplar
blocked accounts
bloke kredi
(Ticaret) blocked crei lit
bloke mevduat
(Ticaret) compensating balance
bloke süresi
(Elektrik, Elektronik) blocking period
bloke yabancı para
(Ticaret) blocked exchange
bloke çek
(Ticaret) blocked check
bloke eden
obstructionist
bloke

    Türkçe nasıl söylenir

    blōk

    Telaffuz

    /ˈblōk/ /ˈbloʊk/

    Etimoloji

    [ 'blOk ] (noun.) 1851. First known usage 1851. Origins Unknown. Hypotheses include: * from Celtic ploc (large, stubborn person) * from Roma or Hindi loke (a man)

    Ortak Eşdizimliler

    bloke etmek, bloke eden, bloke çek