blessed, wanted; received with pleasure; free, given consent (to do something)

listen to the pronunciation of blessed, wanted; received with pleasure; free, given consent (to do something)
İngilizce - Türkçe

blessed, wanted; received with pleasure; free, given consent (to do something) teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

welcome
hoş karşılamak
welcome
karşılama

Bir karşılama konuşmasını yanıtladı. - He responded to a speech of welcome.

Sıcak bir karşılamayla ağırlandık. - We received a warm welcome.

welcome
hoş geldiniz

Kulübümüze hoş geldiniz. - We welcome you to our club.

Makineye hoş geldiniz. - Welcome to the machine.

welcome
{f} hoşgeldiniz demek
welcome
{ü} hoşgeldiniz
welcome
nezaketle karşılama
welcome
baş üstünde tutmak
welcome
(Politika, Siyaset) iyi dileklerle karşılamak
welcome
serbest

Benimle Boston'a gelmekte serbestsin. - You're welcome to come with me to Boston.

welcome
istenilen

Bostonlu arkadaşların da istenilenden daha çok bu gece partime gelecekler. - Your friends from Boston are more than welcome to come to my party tonight, too.

welcome
iyi karşılamak
welcome
hoşa giden
welcome
sevindirici
welcome
rahatlatıcı
welcome
(fiil) hoş karşılamak, karşılamak, hoşgeldiniz demek
welcome
hoş karşılanan
welcome
{f} hoş karşılamak, memnuniyetle karşılamak: He welcomed the news of his son's marriage. Oğlunun nikâh haberini hoş karşıladı
welcome
iyi karşılanan
welcome
samimiyet göstermek
İngilizce - İngilizce
{s} welcome