The referee blew his whistle to end the match.
- Hakem maçı bitirmek için düdüğünü çaldı.
Sami wanted to end his life.
- Sami hayatını bitirmek istedi.
Tom wants to break up with Mary.
- Tom Mary ile ilişkiyi bitirmek istiyor.
It was a mistake to break up with you.
- Seninle ilişkiyi bitirmek bir hataydı.
Tom doesn't want to break up with Mary.
- Tom Mary ile ilişkiyi bitirmek istemiyor.
If I understood you right you want to break up with me!
- Eğer seni doğru anladıysam benimle ilişkiyi bitirmek istiyorsun!
I have to finish cleaning my room.
- Odamı temizlemeyi bitirmek zorundayım.
Tom wanted to finish cleaning the house before Mary got home.
- Tom Mary eve gelmeden önce evi temizlemeyi bitirmek istiyordu.
It is utterly impossible to finish the work within a month.
- Bir ayda işi tamamen bitirmek imkansız.
We have to finish preparations for the party by tomorrow.
- Biz yarına kadar parti hazırlıklarını bitirmek zorundayız.
I had no idea you were planning to go to graduate school.
- Okulu bitirmek için gitmeyi planladığına dair hiçbir fikrim yoktu.
Mom’s goal was to graduate college but dad’s goal was mom.
- Annemin amacı üniversiteyi bitirmekti ama babamın amacı annemdi.
I plan on finishing that in two or three minutes.
- İki ya da üç dakika içerisinde onu bitirmeyi planlıyorum.
Finishing the report by 2:30 shouldn't be too difficult.
- Raporu 2.30'a kadar bitirmek çok zor olmamalı.
Because of the typhoon, my parents ended their trip one day early.
- Tayfundan dolayı ebeveynlerim seyahatlarını bir gün erken bitirdiler.
He brought his speech to an end.
- O konuşmasını bitirdi.
Tom tried to break up the fight.
- Tom kavgayı bitirmeye çalıştı.
Having finished breakfast, I hurried to school.
- Kahvaltı bitirdikten sonra aceleyle okula gittim.
I have to conclude this deal within a week.
- Bir hafta içinde bu anlaşmayı bitirmek zorundayım.
I'll be with you as soon as I finish this job.
- Bu işi bitirir bitirmez seninle birlikte olacağım.
I must finish it before I go out.
- Dışarı çıkmadan önce onu bitirmeliyim.
How did you end up living in Tom's basement?
- Tom'un bodrumunda yaşamayı nasıl bitirdin?
What did Tom end up doing?
- Tom ne yapmayı bitirdi?
That concludes our business.
- O, işimizi bitiriyor.
I have to conclude this deal within a week.
- Bir hafta içinde bu anlaşmayı bitirmek zorundayım.
Ann has just finished writing her report.
- Ann raporunu yazmayı az önce bitirdi.
Tom will finish serving his sentence next month.
- Tom gelecek ay cezasını çekmeyi bitirecek.
The ending wasn't a surprise.
- Bitirme bir sürpriz değildi.
The European Union is set up with the aim of ending the frequent and bloody wars between neighbours, which culminated in the Second World War.
- Avrupa Birliği, ikinci dünya savaşı ile sonuçlanan sık ve kanlı komşu devletler arasındaki savaşları bitirme amacıyla kuruldu.
I finished writing the report.
- Raporu yazmayı bitirdim.
I've finished typing the report.
- Raporu yazmayı bitirdim.
Sami finished the transaction and left.
- Sami işlemi bitirdi ve ayrıldı.
An emptiness devours my heart.
- Bir boşluk kalbimi yiyip bitirmektedir.