Tom şapkasındaki bir parça kiri fırçaladı.
- Tom brushed a bit of dirt off of his hat.
Tom üniversiteden beri bir parça değişmedi.
- Tom hasn't changed a bit since college.
Biraz daha yavaşça konuşabilir misin?
- Could you please speak a little bit more slowly?
O bana biraz garip geldi.
- It's a bit strange to me.
Bu gece uçuş saatimiz 6 saatin altında olacak, ancak bazı şeyleri biraz hızlandırabilip hızlandıramayacağımızı göreceğiz.
- Our flying time tonight will be just under 6 hours, but I'll see if I can speed things up a bit.
Aslan tavşanı bir lokmada yedi.
- The lion ate the rabbit in one bite.
O, akşam yemeğinin her lokmasını yedi.
- He ate every bit of his dinner.
Mary Tom'a söyleyip söylemeyeceği üzerinde birazcık ikilem içerisindeydi.
- Mary is in a bit of a quandary over whether to tell Tom or not.
Hey, Tom ve Mary'nin son bölümünde neler oldu? Onlar sonunda ayrıldılar. Gerçekten buruktu. Tanrım! Ve bu kadar derinden aşık olduktan sonra!
- Hey, what happened in the final episode of 'Tom and Mary'? They broke up, in the end. It was really bittersweet. Oh my! And after being so deeply in love!
Bunu azıcık sevmiyorum.
- I don't like it one bit.
O beni azıcık korkutmuyor.
- That doesn't scare me one bit.
En ufak mutluluk bile bana çok görülüyor.
- I am grudged even the least bit of happiness.
Tom'un benimle ilgili ne düşündüğüyle zerre kadar ilgilenmiyorum.
- I'm not the least bit interested in what Tom thinks of me.
Ailemin kim olduğunu bulmakla zerre kadar ilgilenmiyorum.
- I'm not the least bit interested in finding out who my birth parents are.
Aşk bir oyun değildir, bu nedenle sadece en iyi parçaları seçemezsiniz!
- Love isn't a game, so you can't just cherry pick the best bits!
Yerde kırık cam parçaları vardı.
- There were bits of broken glass on the floor.
Eğlenceli faktörün bir sonucu olarak, Tatoeba rastgele gerçek bilgi bitleri içeriyor.
- As a consequence of its fun factor, Tatoeba contains random bits of factual information.
Aleksandr Piçuşkin'in cinayetlerinin çoğu 1992 ve 2006 yılları arasında Moskova'daki Bitsa Parkı'nda gerçekleşti.
- Most of Alexander Pichushkin's killings took place in Moscow's Bitsa Park between 1992 and 2006.
Keskin olarak soğuktu.
- It was bitterly cold.
Yemeğinin her kırıntısını yedi.
- He ate every bit of his dinner.
Bir nebze Macarca konuşabilirim.
- I can speak a tiny bit of Hungarian.
A threepenny bit.
That's a bit too sweet.
I'd like a big bit of cake, please.
He was here just a bit ago, but it looks like he's stepped out.
Does your leg still hurt? / Just a bit now.
A quarter is two bits.
Your dog bit me!.
His bit about video games was not nearly as entertaining as the other segments of his show.
Most of Alexander Pichushkin's killings took place in Moscow's Bitsa Park between 1992 and 2006.
- Aleksandr Piçuşkin'in cinayetlerinin çoğu 1992 ve 2006 yılları arasında Moskova'daki Bitsa Parkı'nda gerçekleşti.
As a consequence of its fun factor, Tatoeba contains random bits of factual information.
- Eğlenceli faktörün bir sonucu olarak, Tatoeba rastgele gerçek bilgi bitleri içeriyor.
Their argument eventually ended in a draw.
- Onların tartışması sonunda berabere bitti.
Life never ends but earthly life does.
- Hayat hiç bitmez fakat dünyadaki hayat biter.
Why do you itch so much? Could you have lice?
- Neden bu kadar çok kaşınıyorsun? Bitlerin mi var?
Life is a magnificent gown full of lice.
- Yaşam, bitlerle dolu harika bir elbisedir.
You can use a fine-toothed comb to check for nits.
- Bit yumurtalarını kontrol etmek için ince dişli bir tarak kullanabilirsiniz.
What time will your last class be over?
- Son dersin ne zaman bitecek?
She said everything will be over between us.
- Aramızdaki her şeyin biteceğini söyledi.
The European Union is set up with the aim of ending the frequent and bloody wars between neighbours, which culminated in the Second World War.
- Avrupa Birliği, ikinci dünya savaşı ile sonuçlanan sık ve kanlı komşu devletler arasındaki savaşları bitirme amacıyla kuruldu.
I like long stories with surprise endings.
- Sürprizlerle biten uzun hikayeleri seviyorum.