Satıcı kadın armutların olduğu kasayı taşıyor.
- Die Verkäuferin trägt eine Kiste mit Birnen.
Satıcı kadın armut kasasını taşıyor.
- Die Verkäuferin trägt eine Kiste mit Birnen.
Lütfen düşük ısıda fasulyeleri bir süre kaynatın.
- Please simmer the beans for a while over a low heat.
Bahçemde fasulye ekiyorum.
- I am planting beans in my garden.
Tom Mary'ye baklayı ağzından çıkardı.
- Tom spilled the beans to Mary.
Baklayı ağzından çıkarmanın tam zamanı.
- It is high time you spilled the beans.
Bizim lezzetli kahvemiz taze kavrulmuş kahve çekirdeklerinden yapılır.
- Our delicious coffee is made from freshly roasted coffee beans.
Mame kahve çekirdeklerini öğütmek için kahve değirmeni kullanır.
- Mame uses a coffee mill to grind coffee beans.
Kavanozda kaç tane fasulye var?
- How many beans are in the jar?
E vitamini bakımından zengin gıdalar koyu yeşil yapraklı sebzeler, fasulye, sert kabuklu yemişler ve tam taneli hububatları içermektedir.
- Foods rich in vitamin E include dark-green, leafy vegetables, beans, nuts and whole-grain cereals.
Adam tatilinden çok enerjik döndü.
- The man returned from his vacation full of beans.
I ask about apples, and you answer me about pears.
- Ich frage nach Äpfeln, und du antwortest mir von Birnen.
Do you prefer an apple or a pear?
- Magst du lieber einen Apfel oder eine Birne?