As strange as it may be, he met with somebody who is said to be dead.
- Olabildiğince tuhaf, o ölü olduğu söylenilen biriyle karşılaştı.
There's somebody coming up the stairs.
- Merdivenlerden yukarı gelen birisi var.
One of my dreams is to learn Icelandic.
- Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
- Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
I usually don't like sweet things, but I will try one of your cookies.
- Ben genellikle tatlı şeyleri sevmiyorum ama senin kurabiyelerinden birini deneyeceğim.
I'd like to try one of those cookies.
- Bu kurabiyelerden birini denemek istiyorum.
Anyone can cultivate their interest in music.
- Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.
You may choose any of them.
- Onlardan herhangi birini seçebilirsin.
One of my dreams is to learn Icelandic.
- Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
- Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
Anyone could do that.
- Herhangi biri onu yapabilir.
Anyone can cultivate their interest in music.
- Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.
Does anyone have a soul?
- Herhangi biri bir ruha sahip midir?
There's not a living soul around here.
- Buralarda yaşayan biri yok.
Poland was one of the first countries to recognize the Republic of Turkey.
- Polonya, Türkiye Cumhuriyeti'ni tanıyan ilk ülkelerden biriydi.
Let's draw lots to decide who goes first.
- Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.
Someone has ripped out the first three pages of this book.
- Biri bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış.
A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
- Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
Tom lost the sight in one of his eyes in a traffic accident.
- Tom bir trafik kazasında gözlerinden birinde görme yeteneğini kaybetti.
Susan will be ready to the party in one hour and will need someone to pick her up.
- Susan bir saat içinde parti için hazır olacak ve onu alması için birine ihtiyacı olacak.
Here is a sample of the work of one of our workmen.
- İşte bizim işçilerden birinin işinin bir örneği.
His face reminded me of one of my friends in my senior high school days.
- Onun yüzü bana lise günlerimdeki arkadaşlarımdan birini hatırlatıyor.
There are many talented people in our city, but Tom isn't one of them.
- İlimizde birçok yetenekli insan var, ama Tom bunlardan biri değildir.
If two men always have the same opinion, one of them is unnecessary.
- İki insan her zaman aynı görüşe sahipse, bunlardan biri gereksizdir.